Hadi şimdi sıra sizde evlatlarım !

                Yaşlandım artık, yetmişlere dayandı merdiven . Anlayacağınız iş bitmek üzere. Haber alamayıp ta merak ederseniz, eve bakmayı akıl ettiğinizde rahat bulun diye cansız bedenimi , dış kapıyı açık bırakmaya başladım bu sıralar. Hani kapıyı kırmak zorunda kalıpta masrafa girmeyesiniz diye. B.Şehir Belediyesiyle de cenazemin defni için görüştüm, size yük olmasın diye , meclisten çıktı karar. Yani mezar yeri de bedavaya geldi. O kadar yıl hizmet ettim ben şehrime , plaket istemiyorum ya ! İstediğim altı üstü bir çukur yani. Hem mecburlar, ortalıkta bırakıp ta şehre koku yayacak değiller ya !

                İyice kafanıza sokun artık yaşlandığımı ve kabullenip hazırlıklı olun ölümüme.
                Sabırlı olun, anlayışlı olan babanıza son demlerinde. Huysuz , geçimsiz, inat bir ihtiyar oldum iyice. Üstümü başımı kirlettiğim yetmezmiş gibi, sigara külleri , belki de izmaritleri gelişigüzel yerlerde.Oturduğum, yattığım yer kir pas, döküntü içinde . Banyo hak getire … Kir tutmuş buruşuk tenimi, koku burnunuzun direğini sızlatmakta ! Sokamazsınız beni banyoya, ne kesesi , ne köpüğe be ! Anneniz nerede ? Kızmayın  emi ? Bırakın çekin odamın kapısını. Günde bir öğün bir tas çorba, ekmeğin içinden bir parça bırakın kapının önüne. Ha bir şişede su musluktan 1.5 litre … Bu ömür nereye kadar gidecekse !

                 Ha olur ya; kaçırırsam altıma ben söyleyemem de utancımdan  , anlarsanız kokusundan kızmayın, azarlamayın beni ne olur ! Gücüme gider, bakamam yüzünüze. Ha ben mi ? Hey gidi günler, çocuğum kaka yapmış, işemiş ; oh rahatlamış diye kaç defa alırdım altınızı neşeyle. Ve öyle güzel kokardı ki o altın sarısı bokunuz . Günlerce parfüm gibisi gibi kalırdı burnumda ! Hey gidi günler be !

                  Bazen biliyorum sıkılır insanın canı. Konuşmak ister, bir dinleyeni olsun ister. Oturun da dinleyin ara sıra veya yapın dinler gibi uyuklaya uyuklaya. Ben konuşurken girmeyin araya. Saçmalasam , abuk subuk konuşup , sinkaf ta etsem boş verin, “ Bunadı !” deyip geçin sessizce.Sinirlenmeyin, kızmayın, gülün geçin be !

                  Yani bu adam neler yaptı bizim için ; neler öğretti hiç bıkmadan, usanmadan, nasıl okuttu, adam etti, makamlara kavuşturdu, yemeyi, içmeyi, ahlaklı ve dürüst olmayı, insan olmayı, her halinde yaşamın dik kalmayı, pes etmemeyi ve ailesine bağlı olmayı nasıl öğretti diye getirmeyin aklınıza hiç. Onlar görevimdi. Unuttum bile ! Sizlerde unutun, buğulanmasın gözleriniz , kıyamam !

                   Yürüyemeyeceğim belki son zamanlarımda. Şöyle alıp kucağınıza üç kardeş ve torunlarım , çıkarın ayda bir bahçeye, götürün deniz kenarına, belki bir parka oturtun kısa da olsa bir sandalyeye. Tutun işte elimden, yaslanayım sırtınıza. Yapın emi ! Neden mi ? Hani yapmazsanız ben gittikten sonra ebediyete, berzah alemine dert olmasın diye içinize. Yani yine sizin için bu sözlerim yine de.

                  Artık daha fazla yaşamak istemediğim zamanlar geldi çattı işte. . Elden, ayaktan ; düştüm artık. Ölmek istiyor insan.Takılı kalır bazen yüzünüze gözlerim , bazen de mahcubiyetten yere . Kızmayın emi ne olur !  Nefesimi sindirin içinize. Sonra bir varmış, bir yokmuş ! Darısı başımızda.. Yolumu sabır ile,  sevgi ile bitirmeme kalan birkaç zaman için esirgemeyin varlığınızı. Garip kalmayayım.       Baba gibi gitmeliyim.

 

 

                      Bakın  itirafım olsun sizlere. Ben yalancılığın şahıyım vesselam ! Açken tokum , hüzünlüyken mutluyum, param yokken zenginim, hastayken iyiyim dedim  hep. Belli etmem halimi, üzülmesin diye sevenlerim , aktörlük yaparım her an. Çoktur duruma göre maskelerim.

                      Sessiz çığlıklar atarım yüreğimde, her yanım yara bere, of demem . Derdim çaresizdir kimselere söylemem. Ya ne de kötüyüm ben, her gün kendimi öldürürüm. Ama şaklabanlıktan geri kalmam, Yeter ki gülsünler , mutlu olsunlar diye evlatlarım

                     Ve çığlıklarımı avaz avaz yüklerim ciğerlerime , kan kusarım ,kızılcık şerbeti içtim derim.

beş para etmez bir oyuncuyum. Yine de yuttururum onca seyirciye, alkış tufanına gark olurum.

                      Böyle hatırlayın beni.

                      Sizin  için her zaman taşıdığım çok derin bir sevgi ile ayrılıyorum. Okursanız ara sıra bir Yasin yeter be. Daha ne isterim !

( Bir İhtiyarın Evlatlarına Ricası başlıklı yazı KENAN KOÇ tarafından 1.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu