İşler iyidir, cebimizde dolarından yurosuna, Türk Lirasına kadar bir dolu para vardır... Hemen arkadaşlarınız atılırlar, ''Oğlum bu sıralar paraya para demiyorsun ne iş?'' Paraya para denilmediği zaman her şeyi söyleyebilirsiniz...
Mangır denir bazı zaman mesela... Caddeye arabanızı park etmek için yanaşırsınız, avare biri yanaşır yanınıza ''Bir sakal at da şu garibi sevindir ağabey.'' der, para, o an da sakal olur... Kesilmeyen, kısaltılmayan, cepten havalanıp, garibanın cebine giren bir sakaldır o artık...
Bir de kara para vardır, kirli işlerde, gizli kapaklı işlerde kullanılan... Ama o paraya sahip ve iş yapan insanlar o paralarına hiç toz kondurmazlar, laf söyletmezler... Borsaya bir girer o para, Arap Sabunu ile en kalite şampuanla yıkanmış gibi piri pak olur çıkar... Kara para insanın hem yüreğini hem de ruhunu karartır durur...
Zaman zaman el kiri denir paraya... Parayı sevmeyenlerin çoğu için el kiridir... Dağıtırlar bir çok hayır sever insanlar, yakınlarına, tanıdıkları ya da tanımadıkları insanlara, bu da zekat olur çıkar, dağıtan kişinin hanesine artı puan olarak yazılır...
Hani diyor ya Özdemir Erdoğan ağabeyimiz bir şarkısında ''Paranın ne önemi var mühim olan insanlık.'' diye... İnsanlık, tamam önemli de parasız da olmuyor... Fazlasında gözümüz yok, başkalarının parasına da gözümüz tok çok şükür... Namerde muhtaç olmayalım yeter, tek derdimiz budur...
Bazen hisse senedidir para... Hani demiş ya bir düşünür ''Paradan başka harcayacak hiç bir şeyi olmayanlar dünyanın en fakir insanlarıdır.'' diye... Çok şükür ki bizim öyle bir fakirliğimiz yok... Değerli şair ve yazar Sunay Akın dostumuzun dediği gibi ''Tarihin en ağır bedelini ödeyerek anlıyoruz ki bir milletin zenginliği hisse senetleri değil, hissi senetleridir.''
Geçmişte paraya akçe de denirmiş... Bazı vatandaşlarımız sipali diyorlar, ona da eyvallah... Yine geçmişte sikke dendiğini de biliyoruz... Lidyalıların bulduğu söyleniyor bu parayı, onlarda çekti gitti asırlar önce tarih sahnesinden... Bir de şu meşhur Fransız Devlet Adamı Napolyon demiş ya hem de üç kere ''para para para.'' diye, onu da anlayabilmiş değilim, niye bir kere değil de üç kere peş peşe söylemiş, tarihçiler bunu bir araştırmalı...
Rızk kelimesi aslında çok geniş bir kavram olsa da kazanılan parada rızk içinde düşünülebilir... En güzeli de rızkın helal dairesinde kazanılması, o rızkı insan yerken, öyle bir mutlu oluyor ki bunun verdiği mutluluğun tarifi imkansız...