Yedinci ayda, haftanın yedinci gününde tanıştım dünyayla. Dünya beni istemedi, ben arsızca dünyayı istedim. Yedi sayısı erkektir ama ben dünyaya kız gelmişim neyleyim. Yani ailemin yedi harikasından biri oldum ama dünyanın yedi harikasını da hep merak ettim.
Yedi yaşında süt dişlerim döküldü, öğretmenim dâhil herkesin “dişlerini hangi fareye kaptırdın” cümlelerine muhatap oldum uzunca bir süre. İkinci yedinin sonunda ergen oldum, baktım ki ergenliğin ne bana, ne de etrafıma faydası var, ergenliği kendi haline bırakıp, direk olgunluğa geçtim.
Faydasını gördüm mü?
Hayır görmedim?
En çok Yeditepe İstanbul hayallerimi süsledi. Yedikule zindanlarını da merak etmedim değil. Yeditepe beni koynuna almak istemeyince, Ege Denizine direk iniş yapıp, İzmir’in imbatlı kollarına attım kendimi.
O günlerde sinemada gişe rekorları kıran 007 James Bond’u seyredip, her gördüğüm yakışıklıya “James” diye hitap ettim. Baktım ki bu yolun sonu yok, James’i bırakıp, peşime yedileri de takıp, Flamingo Yolu’na saptım. “Vadideki Zambak” dizisinde, Felıx’in sevgilisi Henrıette olacağımı düşlerken Dallas’a uğradım istemeden. Yoluma kötülük timsali, Ceyar çıktı. Onun kötülüklerinden korunmak için Bayan Eli’nin omuzlarımda ağladım bir süre. Fingirdek Lucy’nin etrafındaki çapkınlardan canımı zor kurtarıp, Aşk Gemisinde Kaptan Stubıng’le yol aldım. Bir süre bu dizilerin seyir penceresinden baktım dünyaya. Dizilerin hayatıma ve kültürüme katkısı olmadığını görünce vazgeçip, kitaplara ve araştırmaya yönlendirdim kendimi. Mevlana’nın yedi öğüdünü, Kuran’ın ilk suresi Fatiha’nın yedi ayet olduğunu öğrendim bu kararım sayesinde.
Hayatımı şöyle bir gözden geçirip de yedi sayısının çokluğunu görünce, sayılara pek bir merak sardım bugünlerde. Yedi rakamı neden benim hayatımda bu kadar önemliydi. Ne zaman başıma iyi ya da kötü bir şey gelse takvimler ya 7, ya 17, ya da 27 tarihini gösteriyor. Vardı bunun bir gizemi ama neydi?
1.2.3.5 rakamlarının özellikleri çok ilgimi çekmedi ama yedi rakamı bir başkaydı. Diğerlerinden farklıydı, bilgeliğin rakamıydı. Bunları öğrenince iyice havalara girip, kendimi manevi bilge falan zannetmeye başladım şu son günlerde. Tabi beni yedinin gizemini araştırmaya yönelten nedenlere katkısı olanlar da yok değil.
Hayatında yedi sayısı ile ilgili önemli şeyler yaşayanlar “sen bilgesin” dediler bana. Ben de aklım iki karış havada ortalıkta dolaşmaya başladım. Kimi dedi, “senin duyguların çok gelişmiş,” kimileri de “çakraların açık, her şeyi önceden görebilirsin” dedi. Ben, bırak ileriyi görmeyi, bir metre ötedeki çukuru göremeyip bir ayağımı ve bir kolumu kırdım.
Yedi sayısı bilgeliğin sayısı da, ben niye hayatımda hiç faydasını göremedim. Mesela “Senin yaşam sayın yedi ve sen bilge bir kişisin, onun için seni VIP salonuna alalım” demedi hiç kimse. Ben de gariban vatandaşların olduğu yerlerde “bilgece” bulundum. Uçakların, busınes bölümünde bilgeyim diye seyahat edemedim mesela. Bilgeyim diye maaşım da zamlanmadı.
“İnsanın soyu yedi göbeğe dayanır” dediler. Soyumuzun yedi göbeğini araştırdım; çıka çıka göbekli kişilerden oluşan yedi akrabamı buldum.
Gökyüzü yedi kat dediler. Baktım yedi kata ulaşmak mümkün olmuyor, aldım elime boya fırçamı, yağmurdan sonra çıkıp, salına salına bir uçtan bir uca yayılan kuşağa yedi renk attım. Kendini göklerin efendisi ilan edip o da gökkuşağı oldu.
Ben yaptım bunu ben,
yedi rakamı yani bilge kişi ben.
Öylesine kendimi kaptırdım ki bu bilge kişiliğe, geceyle gündüzü birbirine kavuşturup, ay’ın aklını karıştırdım. Bir anda Mekke’ye gideyim, Kâbe’nin etrafında yedi tur atayım diye düşünürken yakaladım kendimi de, zor vazgeçtim. Hayallerim bile sapıttı. Ne yana gitseler kafaları hep yediye çarptı.
Haa “yedi rakamının hiç mi faydasını görmedin” diyebilirsiniz. Faydasını gördüm tabiî ki. Yok dersem nankörlük etmiş olurum. Çünkü yedi benim için bir mucizeydi. Evrensel sanatın yedi dalından biri olan, edebiyatla uğraşıyorum. Bazen yazıyorum, bazen yazdıklarımı sevdiklerime okuyarak onların canını sıkıyorum.
Aklıma gelen ve hayatıma yön veren yedi rakamı ile ilgili ne varsa, her şeyi yazmak istedim, sonuçta bu yazı çıktı. Ben yapmadım, yemin ederim size, yedi yaptı bunu.
Ben bilgeyim.
Hiç böyle saçmalar mıyım?
Hülya TÜRK

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, gülümsüyor
https://www.facebook.com/hulya.turk.169

( Yedinin Gizemiydi.. başlıklı yazı HÜLYA TÜRK tarafından 30.09.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu