Köy mezarlığı!
Hacı amca!
Fakirlik yılları! Anadolu' nun her bir köşesinde sefalet hâkimdi. Hacı amcanın köyü de aynı durumdaydı. Annesi ve babası tarlalarda ırgatlık yapıyordu. Bazı günler, Hacı amca ve kardeşlerini doğru dürüst göremezlerdi bile. Onlar işten geldiğinde çocuklar uyuyor olur; ya da yorgunluktan odalarına çekilirlerdi. Temiz su bulmak bile meseleydi. Hacı amca ve kardeşleri, kış günü leğende biriktirdikleri karla yıkanırdı. Delinmiş kıyafetler ve yalınayak şekilde köyde dolanırlardı.
Hacı amca on sekizine gelmişti.
Yurt dışında işçi alımları başladı Bu haber köyde yayıldı. Hacı amca muhtarlıkta kaydını yaptırdı. Ailesiyle hasret olacaktı ama yine her şey onlar içindi. Sağlık muayenesinden sonra trene bindi. Ertesi gün Almanya' ya vardı. Treni karşılayan görevliler işçileri otobüslere doldurarak fabrikaya götürdü. Hacı amcanın gücü kuvveti yerindeydi. Kısa zamanda ustabaşılığına getirildi. Aksilik yaşayanlara hoşgörülü davranıyor; Anadolu' dan gelenlere kucak açıyordu. İşçi mahallesinde de sevilen biriydi. Karısıyla da orada tanıştı. Sabahları birlikte işe gidiyor; Akşamları da, yaptıklarını anlatarak mahalleye giriyorlardı.
Hacı amca kırkına merdiven dayadı. Epey bir para biriktirmişti. Fabrikayla vedalaştı. Ailesini alıp köyüne döndü. O, karısı ve dört çocuğu!
Köye girdiklerinde komşularıyla kucaklaştı. Annesine ve babasına aklar düşmüş, kardeşleri kocaman olmuştu.
Bir haftalık dinlenmeden sonra işe koyuldu.
Parasının hesabını yaptı. Gürül gürül akan derenin yanına dört katlı bir bina yaptırdı. Kardeşleri için minibüs durağını satın aldı. İçindeki üç minibüsü ile! İşleri hazır olunca, ikisini de evlendirdi. Babası, toprağı seven adamdı. Onun için, küçük bir araziyi çevirdi. Annesinin isteği üzerine babasıyla hacca gönderdi. Her şey yoluna girmişti. Güzel bir yaşam umarken annesini ve babasını üç ay arayla kaybetti. Kendine gelmesi uzun sürdü. Çocukları da serpilmişti. Okumaya şehre gönderdi. Üniversite dönemleri geldiğinde Almanya' ya gönderdi. Zaten orada doğmuşlardı. Eski işçi dostlarının da yardımıyla rahat bir tahsil görürler diye düşündü. Babasının yaşına geldiğinde her şeyden elini eteğini çekti. Karısıyla birlikte hac vazifesini yerine getirdi. Şimdi ikisi de yan yana yatıyordu.
Pehlivan Gayret' in Anası!
Gayret' in güreş sevdası çocukluğunda başladı.
Babası, oğlundaki bu cevheri görünce spor hocasına emanet etti. İlk zamanlar zorlansa da aydan aya kendini geliştirdi. On beşine gelince turnuvalara katılmaya başladı. İlk senesinde ikinci adamda elendi.İkinci sene dördüncü güreşçiyi geçemedi. Bir daha ki sene de çeyrek finalde elendi. Yirmilerine geldiğinde ise iri yarı bir adam olup çıktı. Sırtı yere gelmiyor, tuttuğunu yere seriyordu. Hocası, onun için daha büyük planlar yaptı. Edirne Kırkpınar Yağlı Güreşleri' ne kaydettirdi. Gayret için davullu zurnalı bir uğurlama yaptılar. Ailesiyle vedalaştıktan sonra hocasıyla birlikte yola çıktılar. Otobüste başka illerden katılan güreşçiler de vardı.
Gün ağarmaya başlamıştı ki, şoförün hâkimiyetini kaybetmesiyle otobüs devrildi. Gayret yaralı kurtuldu. Fakat hocası ve üç yolcu hayatını kaybetti. Yaralılar hemen çevre hastanelere taşındı. Olay yeri inceleme ölenlerin kimliklerinin araştırdı. Gayret' in kimliği hocasında olduğu için polis, ölen kişinin 'Gayret' isimli vatandaş olduğunu not etti.
Acı haber tez yayıldı!
Baba ocağı yas evine döndü. Gelenler, gidenler... Baş sağlığı dileyenler!
Üçüncü günü mevlit okunduğu sırada Gayret çıkageldi. Annesi, oğlunu karşısında görünce olduğu yere yığıldı. Heyecandan bayıldı sananlar oldu. Ama Gayret' in anası oracıkta can verdi.
Baba ocağı ikinci kez yas evine döndü. -SON-