Tasavvufun Afetleri
Önceki yazılarımız da önemle belirttiğimiz üzere Ehl-i Sünnet Tasavvufu ve yaşama şekli(Tarikatlar) asla yeni bir din tasavvuru değildir. Tasavvuf Allah-ü Teala (cc) ya-Rıza-i Ilahi) ulaşmanın sayısız yollarından biridir. Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Çünkü her insan bir alemdir ve etkileşimi kendine özeldir. Ayetlerin her insandaki etkisi farklı olabilir. Şöyle açıklamaya çalışayım; Bilindiği üzere Peygamber Efendimiz(sav) her gün 75-125 kere istiğfar ettiğini beyan etmiştir. Rivayetlere göre Şemsi Tebrizi ilk karşılaştıklarında Mevlana'ya şu mealde soru sorar: Hz. Muhammed(sav) mi büyük, Bayezid (Bistami) mi? Bayezid'in hiç istiğfar etmediği Peygamber Efendimizin (sav) ise her gün 75-125 kere istiğfar ettiği bilindiğine göre! Mevlana'nın cevabı şu mealde olmuştur.: Bayezid bir makama çıktı Bulunduğu makamda istiğfar etmedi. Peygamber Efendimiz her gün sayısız manevi makamlara yükseliyordu. Alt makamlarda düşündükleri üst makama çıktığında kendisine hata gibi hissettiği için istiğfar ediyordu. Her kes bakış açısına bağlı olarak farklı görür. Misal bardağa karşıdan bakanla alttan veya üstten bakan bir kişi farklı tariflerde bulunacaktır. Doğa resimlerini güzelliği bu değil midir? Ressam aynı nesneyi farklı bakış açısıyla çizer.
Manevi hayatta böyledir. Rivayetlere göre Tasavvuf ehlinin büyüklerinden Fudayl bin İyaz gençliğinde eşkiya çetesinin reisiydi. Duyduğu bir söz üzerine dünyayı terk edip Sufiliğe yöneldi. İbrahim Ethem sarayda yatarken Sıcak yatağında Allahı mı arıyorsun sözü üzerine sultanlığı bırakıp Sufilik yoluna girdi.
Salik tasavvuf ıstılahında tarikat yoluna giren kişidir. Her Salik SEYRÜ SULUKUNDA farklı şeyler yaşar, etkilenir. Fıtrat olarak ta kendi yaşadıklarını herkesin yaşamasını ister ve bekler. Halbuki Sırrı ifşa etmek uygun değildir. Herkesin irşadı, yaşaması ve hizmeti farklı farklıdır.
Tasavvufi hayattaki en büyük afet bilgisizliktir. İslami ilimlerdeki(bilhassa fıkıh ve akaid) yetersizlik kişileri kutsamayı beraberinde getirecektir ve kişiyi yoldan çıkaracaktır. Cehalet kötüdür ama cahil sifi en kötü ve tehlikelisidir. Sohbetlerdeki menkıbeleri temel İslami bilgilere göre değerlendirmek gerekir.
Salikleri yoldan çıkaran afetlerden birisi de kendi tarikatını en üstün görüp kurtuluşa erdiğini düşünmektir. Kurtuluşun son nefeste olduğu unutulmamalıdır. Son nefeste uyanıklık halinde bulunmak için itikat düzgünlüğü en önemlisidir. Gerektiği gibi İslamı yaşayıp İlahi yardımı ummak en doğrusudur.
Yine söylemek durumundayız ki: Kişilerin fiili ve sözlü hataları Tarikat-ları eleştirmek için sebep olmaz. Kişiler üzerinden İslamı eleştiri konusu yapanlar maalesef iyi niyetli değiller ve büyük çoğunluğu din sahipliğine soyunan kişiler. Din Allahındır koruyucusu da O'dur(cc) Bizlere düşen gücümüz yettiğince İslam dinini yaşamaktır.
(
Tasavvufun Afetleri başlıklı yazı
Mustafa ESER tarafından
29.12.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.