İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık
İhsan Aktaş
30/04/2024 Salı
Geçtiğimiz yıllar içerisinde bir konferans
konusu çalışmıştım: “Üç Tarz-ı Siyaset’in yüz yıllık evrimi”
Birçok üniversitede bu konferans serisini
öğrencilerle paylaştım. Çok keyifli tartışmalar da oldu.
Osmanlı İmparatorluğunun var olma
mücadelesi verdiği yıllarda öne sürdüğü siyasi yaklaşımlardan Osmanlıcılık,
İslamcılık, milliyetçilik ve garpçılık konularını ele aldım ve yüzyıl
içerisindeki değişimini irdeledim. Osmanlıcılık kısa ömürlü bir siyasi arayış
olduğu için bu siyasal yaklaşımdan kısa değinme ile diğer üç ana başlığa
odaklanmıştım.
Konferansın final cümlesi geçen yüzyıllık
zaman zarfında “Milliyetçiler daha çok muhafazakarlaşarak, İslamcılar da daha
çok yerlileşerek yeni Türkiye’nin tam bağımsızlığı konusunda yakın bir çizgiye
geldiler”
Bu yakınlaşma tarih, din, kültür ve millet
kavramları konusunda bir ortak ülkü ve ideal etrafında birleşmeyi de beraberinde
getirdi.
İslamcılık konusunu çoğu zaman
entelektüeller dahi yanlış anlamaktalar ve konuyu din iman meselesi olarak
yorumlamaktalar. Oysa İslamcılık bir devletin var olma çabası içerisinde
geliştirmiş olduğu kurtuluş ideolojilerinden birisidir.
İslamcılık konusunda milletin kafasını
karıştıran şey ABD’nin, Rusya’nın yayılmasına karşılık ortaya atmış olduğu
“yeşil kuşak” hareketidir. Geleneksel İslamcılar Osmanlı’dan kalma çizgiyi
takip ederken bazı nevzuhur gruplar İslamcılığı yeşil kuşak harekatının
izdüşümü olarak anlamlandırmışlardır. Bu bağlamda “yeşil kuşak İslamcılığı”
geleneğin dışındadır hatta zımmen pozitivisttir ve Batıcıdır.
Suriye iç savaşından sonra Türkiye
geleneksel müttefiklerinin ve NATO’nun niyetini çözdükten sonra siyasette
oldukça köklü bir değişiklik oldu. Liberaller, FETÖ’cüler ve özellikle HDP
radikal bir şekilde AK Parti’ye karşı tutum takınırken ülkenin en köklü
milliyetçi partisi MHP ise ülkenin tam bağımsızlığı için AK Parti ile kader
birliği yaptı.
İki parti arasındaki bu yakınlaşama siyasi
misyon birliği çok da iç siyasi meselelerle açıklanacak bir konu değil.
AK parti ile MHP Cumhur İttifakı’nı
kurduğunda bu siyasi içeriğin neye karşılık geldiğini yazmaya çalıştım. Çünkü
bu misyon ortaklığını anlamakta zorlanan ve kahvehane muhabbetleri tadında
geyikler yapan siyasiler çoktu.
1- Küresel siteme karşı direnç: Bugüne
kadar Batı çıkarlarına karşı çıkan hangi siyasi hareket olursa olsun ya
hükümetten düşürülmüş ya da bir sonraki seçimde seçimleri kaybetmiştir. Cumhur
İttifakı küresel sistemin hamlelerine karşı Türkiye’nin direncini artıracak
küresel operasyonlara karşı ülkeyi koruyacaktır.
2- Vesayetin geri gelmesine engel: Küresel
sistem icrai zanaatını, asker-sivil siyasi vesayet üzerinden gerçekleştirir. Bu
FETÖ dahil zinde güçler eliyle tekrar yürürlüğe sokulur. Cumhur İttifakı’nın
gücü bu hıyaneti engellemeye yetecek güçtedir ve hala da öyledir.
3- Devlet-millet kaynaşması: Bu ülkede tek
parti zihniyetinin yönetim erkine kim ortak olmaya çalışmışsa sistem dışı
olmakla suçlanmış. Demokrat Parti, Refah Partisi ve yüzde 50 oy ile iktidara
gelmiş AK Parti de olsa iktidarda iken vesayetçiler tarafından kapatılma riski
ile karşılaşmıştır. AK Parti ile MHP’nin kurmuş olduğu Cumhur İttifakı
memleketin bekası ile vesayetçilere pabuç bırakmayacak şekilde milli duruşları
halk zihninde pekişmiş oldu. Terör örgütleri ile yapılan mücadele ve dış
politikada atılan adımlar Cumhur İttifakı’nı ülkenin gerçek sahipleri konumuna
oturturken ülkenin kurucu partisini HDP ve küresel sistemle işbirliğine soktu.
AK Parti küresel sistemle karşı karşıya
geldiğinde bir yola girdi bu yol uzun vadede tam bağımsızlık yoluydu. Önce sert
gücünü sahaya sürdü ardından diplomasi adımları atıldı. Libya ve Karabağ
başarılanından sonra diplomatik başarılar elde edildi. Bütün dünya milletleri
Türkiye’nin uygulamış olduğu kimlikli ve geleceğe dönük vizyonu hissetti. Buna
göre tutum alan ülkelerin sayısı artmaya başladı.
Tam bağımsızlık siyasetinin tek bir
sorunlu alanı vardı ekonomi.
Yeni hükümet oluştuğunda ekopolitik acaba
jeopolitik dengeleri nasıl etkileyecek diye meraklandım. Bugün Türkiye iki
denge arasındaki tutumunu yeni bir değerlendirmeye tabi tutuyor. Batı paktına
bir adım daha yaklaştığınıza Kürt meselesi kendiliğinden masaya geliyor.
Dün gerçekleşen Sayın Cumhurbaşkanımızla
Sayın Devlet Bahçeli arasındaki görüşmeye biraz da bu perspektiften
bakabiliriz.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/ihsan-aktas/islamcilik-milliyetcilik-ve-tam-bagimsizlik-4617989