Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 13.06.2024
Okunma Sayısı : 139
Yorum Sayısı : 0

Ses ile tedavi

22/05/2024 Çarşamba
Yeni Şafak
Arşiv.
Dr. Halit Kuşku / Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi

“Eğer evrenin sırlarını bulmayı arzuluyorsanız enerji, frekans ve titreşimler üzerinden düşünün.” Nicola Tesla


İnsanlar yaşamlarını sürdürürken bir takım problemler ile karşılaşırlar. Hastalık, üzüntü, kaygı vb. gibi problemler insan hayatı üzerinde etkili olurlar. Kimi durumlarda istenmeyen ağır sonuçlar ile hatta ölüm ile bile sonuçlanabilen bu problemler, insanların üretken ve verimli olabilmelerinde önemli bir engel olabilir. Bu tür durumlarda gerek geleneksel, gerek tıbbi yöntemler geliştirilmiş ve çözüm amaçlanmıştır. Geleneksel tedavi metotları, bir çok soruna çözüm bulurken, ilerleyen modern tıp bilimi de problemlerin bir kısmına çözüm bulmayı başarmıştır. Fakat günümüzde gerek ruhsal, gerek bedensel bir çok insani problem, bir çözüm beklemektedir. Bu makale; insanlığın çözüm bekleyen tedavi metotlarına, önemli bir hipotez sunarak, insanlığa fayda amacı taşımaktadır.

İNSANLIĞIN PROBLEMLERİNE BİR ÇÖZÜM HİPOTEZİ

Laboratuvarda canlılar (balık ve deniz canlıları) üzerine ses etkilerini çalışan bir bilim insanı olarak, bazı bilgilerimi paylaşmak; gelecek nesillere bu alanda ön fikir olabilecek, bu alanda detaylı çalışmaların önünü açabilecektir. Kullanılan tedavi yöntemlerinin çözümsüz kaldığı alanda değerlendirmeye alınabileceğini önerdiğimiz bu hipotez; ses ile tedavi yöntemidir. Zaman içerisinde bir çok ses ve frekans ile tedavi yöntemleri geliştirilmiş olup, Osmanlı İmparatorluğu döneminde ses ve makamlar ile tedavinin, darüşşifalarda uygulandığı bilinmektedir. Doktora tezimizde bu konulara değinmiştik.

Dünyamızın önemli bilim insanlarından Albert Einstein, “Her şey enerjidir ve her şey yalnızca bundan ibarettir. Sahip olmayı istediğiniz gerçekliğin frekansına uyumlandığınızda artık yapacak bir şey yoktur o gerçeklik size ait olur. Bundan başka bir yol yoktur.” demiştir. Kur'an-ı Kerim’de kıyamet (dünyanın sonu) tasvir edilirken şöyle tanımlanır: “Büyük bir gürültü koparır, o gün insanlar ateş etrafında çırpınıp dökülen pervaneler gibi olur, dağlar atılmış renkli yüne benzer.” (Karia, 101/1-5). Anlaşılacağı üzere ses ve ses etkilerinin hayatımızda sandığımızdan daha fazla yeri ve önemi vardır.

İnsanlar küçük yaşlarda daha az hasta olur ve hastalıklara karşı dirençleri daha yüksek olur. Yıllar içinde hastalık, iç ve dış etkiler insanda daha fazla olumsuz etkiler gösterebilir. Bu sebeple insanların bir çoğu yıllar içerisinde çocukluğuna, geçmiş yıllarına özlem duyabilir. İnsan mutlu olduğu zaman içerisine ait bir hatıra, bir koku, bir tadı tekrar yaşadığında o mutluluğa geri dönebilir. Çocukluk dönemi de, istisna durumları değerlendirmeye almazsak, insanın güzel dönemleridir. Bu sebeple, çocukluk dönemindeki duyduğu bir sesi tekrar hatırlamak insanda pozitif bir etki oluşturabilir. Bunun deneyimini babamın vefatından önce yoğun bakım döneminde gözlemlemiştim. Rahmetli babam, yoğun bakımda yatarken hemşireye şunları söylemiş: “Anne çok açım, anne çok üşüyorum.” Bu hatıradan da anlaşılıyor ki, babam bilinçli veya bilinçsiz olarak ağır hastalığına annesi ve küçüklüğü ile müdahale ediyor, geriye dönüyor ve kendini onunla iyileştirmeye çalışıyordu. Buna dayanarak, gerek ruhsal gerek bedensel hastalıklar yaşayan kişide geriye dönüşü tetiklemek bir tedavi yöntemi olabilir.

ANNEMİZİN KALP SESİ

Genelde çocuk sahibi olacak anne-baba adayları daha iyi bilir. Gebeliğin ilk aylarında doktor, ebeveynleri çağırarak, bebeğin ilk kalbinin oluştuğunu gösterir ve sesini dinletir. Anlaşılan odur ki, bedende ilk oluşan organlardan biri kalp, ses ise kalp sesidir. Fakat anlaşılması gereken husus, bebeğin oluşumu annenin bedeninin içinde olduğundan, annenin kalp sesi ve ritminin içinde oluşur ve gelişir. Bu ses; çocuğun ana rahminde, bebekliğinde, çocukluğunda sıklıkla duyduğu ilk seslerden biridir. Daima o sesi duyar ve onunla gelişir. Buradaki ses ve frekansı tespit edip, zaman içerisinde çeşitli sebeplerden ötürü hastalanan, yıpranan, problem yaşayan kişilere tekrar geri dinlettiğimizde, bu kendi vücutları üzerinde etkin bir tedavi veya terapi metodu olabilir. Yapmış olduğum araştırmalarda, ses ile tedavi metotlarına rastlamama rağmen, sadece kişiye özel bir ses ve frekansla tedavi yöntemine rastlamadım. Bu yöntem, her türlü hastalıkta, hatta yoğun bakımlarda yatan hastalarda, psikolojik problemlerde ve genel anlamda birçok insani problemde olumlu etki yapabilecek ve belki de iyileşmelerinde destek olabilecektir.

Her kişinin şahsına münhasır olan bu etkili ses “Kendi annesinin kalp sesi ve frekansıdır.” İlk duyduğu, ilk oluşumunu tamamladığı ve tüm hücrelerinin de bu ses ile geliştiği düşünüldüğünde, kendi annesinin kalp sesi ve ritmi insanın bir çok hastalığına şifa ve çözüm olabilir. Veya tedavisine destek olabilir. Bu gibi problemler yaşayan kişiler, annelerinin göğsüne başlarını yaslayıp bu hipotezi test edebilirler. Hatta bu hipotezi kabul eden kişiler kendi annelerinin kalp ses ve ritmini kaydedip, bu metodu her daim kendileri için uygulayabilirler. Bir süre sonra, belki de annelerin evlatlarına bırakacağı en güzel miraslardan biride kaydedilmiş bu ses olacaktır.

Bilimsel çalışmaları, bu alanda kendi alanımda ki canlılarda başlatmayı düşünüyorum. Fakat bu sırada anneniz hayatta iken bu sesi kaydetmeniz faydanıza olabilir. Hatta bir gün yoğun bakımda bile olsanız, bu sesin size dinletilmesini vasiyet edebilirsiniz. Belki de yıllardır çözemediğiniz türlü hastalıklarımızın çözümü budur. Yazımızın başında dediğimiz gibi; İnsanlığa faydalı olabilmeyi diliyor sözlerimi bir mutasavvıfın şu sözü ile bitiriyorum. “Kalp Allah diye atar, ilk hece kuvvetli, ikinci hece nazik…”


https://www.yenisafak.com/dusunce-gunlugu/ses-ile-tedavi-4622622

( Ses İle Tedavi Alıntı. Yeni Şafak başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 13.06.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu