Sevgili kardeşim İrfan,

 

Evvela mahsus selam eder, büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim, ortancalara bir şey yok.

Nasılsınız iyi misiniz, çoluk çocuk, yengem nasıl bizleri soracak olursan, çok şükür iyiyiz, sağlığınıza duacayız, orada havalar nasıl, bizim burası bu sene çok kurak geçti, bir fırtınadır gidiyor,  doğru düzgün yağmur bile yağmadı, Allah sonumuzu hayır etsin.

 

Sevgili kardeşim Çardak günlerini hiç unutmuyorum, ne güzel günlerdi onlar, şimdi duyduğuma göre Çardak kocaman bir yer olmuş, hava alanı bile yapmışlar. Ben Çardağın o eski köy halini özlüyorum, oraya ilk gelişimizde baban Muhittin amcam İstasyondan bizi traktörle alarak sizin eve getirmişti, ilk defa traktöre binmiştim ve ilk defa böyle güzel bir köy görmüştüm.

 

Sabah kahvaltısında rahmetli Kezban ananın yaptığı ev yoğurdunun tadını da unutmak mümkün değil,  kardeşim Kadirle birlikte her şeyi bırakıp da sürekli yoğurt ve o güzelim yufka ekmeği yediğimizi gören Muhittin amcam annene seslenmişti, Keziban yuğurt getir yuğurt çocuklar yuğurdu çok sevdi. Kadir’in yufka ekmekle ilk tanışması da ilginçti, önce gözleri şehir  ekmeği aradı, rahmetli annem işte diye yufkayı gösterince, şimdi biz bu kağıtlarımı yiyeceğiz dediğinde, herkes kahkahalarla gülmüştü. Ama eminim o da o yoğurt ve yufkanın tadını hayatı boyunca unutmamıştır.

 

Şimdi biz hem anamızı, hem babamızı kaybettik, sense ananı, Allah Muhittin amcama sağlıklı uzun ömür versin, bir  de amcan oğlu Faruğun ölümünü duydum çok üzüldüm, daha çok gençti rahmetli ve çok iyi bir insandı, onunda Ercan ağabeyinle muhabbetlerini hiç unutamam, o zamanlar böyle internet falan yok, gazetelerde evlilik için mektuplaşma adresleri olurdu, ikisi gazetenin başına oturur şu kıza mı yazsak, bu kıza mı yazsak der gülüşürdü.

 

Eskilerle ilgili o kadar çok anlatacak şey var ki hepsini bu mektuba sığdıramam, inşallah gelecek mektuplarda da bir kısmından bahsederim. Birazda seni sorayım, emekli olmuşsun, tadını çıkar, biliyorum meslek hayatında çok yoğun çalıştın. Hiç kolay değil sağlıkçılık, hele askeriyede, İzmir güzel şehir, gerçi bugünlerde büyük şehirler sıkıntılı ama ne yapacaksın, o da bizim neslimizin şansına, biz çok şey yaşadık, çok şey gördük, bunu da atlatırız, çok şükür neleri atlatmadık ki, mektubuma son verirken yengeme, çocuklara çok selam eder, acele cevap beklerim, yengenin de selamları var, kestane kebap acele cevap.

       Fikret

( Bir Zamanlar Mektup Vardı (Eski Mektuplar) başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 12.01.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu