YÖRÜK KIZLARI
Şeyma ve Kübra’ya
Sürünün ardında bir Yörük kızı
Gezerken dağların maralı sanki
Yeryüzünün değil, göğün yıldızı
Sevdaya tutulmuş, yaralı sanki.
Saçları uzamış, döger topuğu
Saçaklar salınır, andırır tuğu
Benziyor duruşu, belki de kuğu
‘’Edeb’’i âleme hükmeder sanki.
Gözlerine baksan okunur âlem
Yürekte sıkıntı, dağılır elem
Desem ki; maralım, sultanım, ecem
Bilirim kalbine hükmeder sanki.
Bazen helkelere alır sütleri
Yürürken bir nazlı, incitmez yeri
Şükür secdesinde görsen seheri
Güneşin şavkına hükmeder sanki.
Kucağında kuzu, oğlak kıskanmış
Sevdası sadece kuzunun sanmış
Duyunca sözleri oda utanmış
Âleme sevdayla hükmeder sanki
Rabbine söz vermiş, vatan ve bayrak
Sevdanın hasıdır, gelinlik, duvak
Varmalıyım diyor huzura apak
Sükûtu gönlüne hükmeder sanki.
Görse yavuklusun kızarır yüzü
Ateş gibi parlar bakamaz gözü
Rabbimin ihsanı bozulmaz özü
Özüyle sözüne hükmeder sanki.
AYDINLIM güzele güzelsin desem
Güzellik yüzde mi, nazda mı bilsem
Hayâda, edepte ederim kasem
‘’Hayâ’’yla her şeye hükmeder sanki.
Musa SERİN