Bunu hiç bir millet
söyleyemez;
" Ölürsek Şehit
Kalırsak Gazi!.. " oluruz.
Bunu diye bilmek büyük bir cesaret ve
yüksek bir manevi güç ister .
Orta Asya'dan yola
çıkalı kaç asır oldu?
Onu bile unuttuk. Asırlardır dağları aştık,
nehirleri geçtik, çölleri dolaştık, hem savaştık hem de yürüdük.Konduk, göçtük
derken Anadolu'ya geldik.Tabii ki bu kolay olmadı.
Gelirken devletler
yıktık, yeni devletler kurduk. Sonunda buraları yurt tuttuk, vatan saydık.
Artık Anadolu ve Balkanlar bizim yurdumuz oldu.
Nihayet buralara
yerleştik. Yine 100 milyona yaklaştık. Gittikçe de büyüyoruz.
Tarihçi Süheyl Ünver
bunu şöyle izah ediyor;
“Milliyetini idrak eden millet, ölüleri
ile birlikte yaşar.
Dövüşmüşler,
fethetmişler hayrat bırakmışlar. 18 milyon Türk değiliz, Malazgirt’ten beri
ölülerimizle birlikte belki 200 milyondan fazla, belki daha fazlayız.
Biz ölülerle
yaşıyoruz. Ölüler ölmemişlerdir…”
Mesele bu kadar açık.Ölülerle yaşayan bir
milleti siz ölümle korkutamazsınız!..
Onun için Türk Milleti
yiğittir, cesurdur, korkusuzdur ve de kahramandır.
Dünyanın bunu iyi
bilmesi gerekir. Bu sözleri hiç unutmamalıdır.Bu sözler kulaklara küpe
olmalıdır.Yoksa karşılarında daima Türk’ü bulurlar.
Atilla olur,
Cengiz Han,
Timur olur,
Fatih olur, çıkarlar.
Ve Mustafa Kemal’le
yedi düvele baş kaldırır.
Hele bize saldıranlar, kefenlerini de
yanında taşıması şarttır.
Türk'ü ölümle
korkutamazsınız.
Korkutmak isteyenler
de büyük bir yanılgı içindedirler.
Sözün kıssası;
Kim ne derse desin,
TÜRK’ÜM NE MUTLU BANA!
Kemal DOĞANAY