Ey ! Kahraman milletimin kahraman şehitleri,

Selam olsun sizlere…

Küçükken babam anlatırdı destanlarınızı; bu vatan sizden emanetmiş, damarlarımdaki asil kan mirasınızmış bana. Masal gelmişti hepsi o zamanlar, çocuktum tabii. Ama şimdi… Ama şimdi vatan uğruna neler yaptığınızı düşünüyorum gözlerim doluyor, bir hilal uğruna batan nice güneşlere ağlıyorum. Bir değil, bin damla kan düşüyor bağrıma, kendimden utanıyorum. Hep de söylerim aslında : ‘’ Benim aşkım vatanım, benim aşkım milletim, benim aşkım şehidimdir! ‘’ diye. Peki ama sözümde olduğum gibi, özümde de Türkiyem’in aşığı mıyım? Şehidimin aşığı mıyım? Ben kimim, neyim, ne için yaşıyorum? Ecdadımı seviyor muyum? Türk kelimesinin anlamını biliyor muyum? En önemlisi de; sizlere layık olabiliyor muyum? Rahman Allah affet beni, yüce şehit affet beni…

Biliyorum… Biliyorum siz izliyorsunuz bizleri, biz görmesek de sizi, siz görüyorsunuz. Siz hiç tereddütsüz vatana kurban ettiniz canınızı. Hepiniz birer Türk bayrağıydınız aslında; inançlı, azimli, hür ve değişilmezdiniz. Siz dalgalandıkça istiklal hep bizimdi. Teslim olmak yoktu hiçbir zaman. Can verilirdi vatan uğruna ama verilmezdi vatan toprağından bir karış, susamazdı okunan ezanlar… Tarih boyunca parolamız belliydi bizim, bağımsızlıksa karakterimizdi. Düşman üstüne giderken ölüm korkusu değil, istiklal sevdası vardı yüreklerinizde. ‘’Ya istiklal, ya ölüm!‘’ diyerek şehadet şerbeti içtiniz siz. Hak için savaştınız, Hakk’a kavuştunuz siz.

Malazgirt destanı bir gurur, İstanbul’un fethi anlatılmaz, bir de Kurtuluş Savaşımız var ki; Dünya’da yok eşi ya da benzeri. Cesurca çarpıştınız düşmanla, eyvallah etmediniz hiçbir vakit. Kiminizse Sarıkamış’ta ermiştiniz ya şehitliğe; bunlar masal gibi mi kalacak aklımızda? Aslında o kadar da çok şey borçluyuz ki size; ama o kadar da aciziz ki çoğu zaman…

Koca Seyidim neden gözün yaşlı? Bergamalı Alim gözün yaşlı neden? ‘‘Bunlar mı bizim torunlarımız, bunlar bizim vatanın mirasçısı kardeşlerimiz?’’demeyin. Vurmayın kalbimin ortasından, hançer saplamayın yüreğime! Sizi düşündükçe kanar benim yaram, nefesim kesilir kimi zaman. Size aslında tek söz söylemeye de hakkım var mı ki benim? Asla! Ne kadar kızsanız da siz haklısınız. Düşünüyorum işte; doğum günü partilerini, konserleri, dizileri, futbol maçlarını unutmayan bu gençlik, sizleriyse hiç hatırlamıyor, sorumluluk taşımıyor size karşı, vatanına karşı.

Ecdad-ı maziyi unuttuk, yazık bize… Sakarya’yı, Çanakkale’yi unuttuk. Hain pusuda; Gabar’da şehit düşen Mehmet’i unuttuk. Şehidim! Sarıkamış’ta donan binlerce yiğidim sizleri unuttuk. Kızmayın bize!

Verilen canlar Allah’aydı, değildi düşmana,
Dudaklarda tekbirler, okunan ezanlar dinmez!
Sen bayraksın şehidim, çatma kaşlarını bana,
Şehitler ölmez bilirsin, bayraklar inmez!
Bir ömür yetmez, nasıl öderim hakkını sana?
İstiklalim sensen bayrağım, vatan bölünmez!

Hasan Emre BİZNAK
( Şehide Mektubum başlıklı yazı hasan-emre-b tarafından 17.03.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu