Kavaklar bol o sıralar başkentte

yelleri hep de bizim başımızda mı eser ki ne...


Yüreğimiz hop hop eder durur kızlara

onlarınki de bize

gözlerden kalbe giden yollar

o tarihlerde tek şeritli olsa da

boş kalmıyor kollar

slogan belli

sarıl bana sarılayım sana

yeter ki darılma...


Cumartesi öğle saatleri

buluşma yerimiz belli Kızılay Postanesi

bizden önce ağaç olanların

heykellerini dikmişler anıt niyetine diye düşünürken

bir de baktık aaaaa! adamlar heykel değilmiş

hareket ediyorlar...


Tam birileri sulamaya başlayacaktı ki bizi

damlayıverdi uzatmalı sevgili

yanaktan bir hafif öpücük

dudağa daha bir dolu zaman var o sonra ki iş...


Ufacık bir kafe gençlerle dolu

kiminin elinde kiminin belinde kolu

biz de kaykıldık bir masaya

yer kalmadı gönülde tasaya...


Ölümsüzleştirmemiz lazım aşkımızı

keşke bir çakı olsaydı cebimde

ufak bir kalp

içine baş harflerimiz

çıkardı düzlüğe aşkımız tertemiz...


Ah ulan çakı

kemancı da çalmadı bir şarkı

senin yüzünden yandı bitti kül oldu aşkımız...

( Ah Ulan Çakı başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 17.03.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu