Beni öyle sevki gönlümü titret
Cana dokunmayan gönlü istemem
Aşk koruyla kavur ömrümü titret
Yakıp kavurmayan külü istemem
Zannetme ki yürek bende bütündür
Benim tek tesellim kuru tütündür
Bilmezmisin sol tarafım yetimdir
Yaramı sarmayan eli istemem
Hesab ver dediler durdum divana
Kafayı kaldırıp baktım tavana
Böyle soru sorulur mu sevene
Çiçeğin böyleyse balı istemem
Vay be boşa gitti verdiğim emek
Olmuyorsa zorla olmazmış demek
Gönül sana göre değilmiş sevmek
Hoyrat bağda açan gülü istemem
Aşk dolu nağmeler yazdığım sendin
Gurbet gurbet diye gezdigim sendin
Mecnun ettin diye kızdığım sendin
Leylası olmayan çölü istemem
Sel oldu göz yaşım deryadan taştı
Yaş on dokuz idi elliyi aştı
Ömür geldi geçti bu nasıl işti
Ben böyle mevsimi yılı istemem
Hem eza hem cefadır ettiğin de
Bir şey diyecektin dün gittiğin de
Hala Umut vardı gün bittiğin de
Beni yad eyleyen dili istemem
Benim gülüm kışın açması gerek
Sevinçten yaprağı uçması gerek
Mis Amber kokular saçması gerek
Kolları kırılmış dalı istemem
Uykuları böldüm gönül uykusuz
Gözlerim şelale yüreğim susuz
Vicdanın taş olmuş gönlün duygusuz
Ahiret yeter dünya malı istemem
HARUN Yıldırım