Ne de güzel bir türküdür aslında ''Yiğidi kılıç kesmez nare, bir acı söz öldürür nare.'' Ya işte böyle o acı sözler gelirde insanın yüreğinin tam ortasına saplanır...
İyi de anladık onu, yiğidi kılıç kesmiyor ama kahpe, pimi çekilmiş bir el bombası öldürüyor. Ya da pislikler tarafından tuzaklanmış bir mayın... Ne yiğitlerimizi pusu kurarak öldürdüler, kanlarını döktüler alçak vatan hainleri... Yanlarına kaldı mı? Kalmadı, bundan sonrada kalmayacak...
Yiğidi kılıç kesmez belki ama, salak, kurallara uymayan, sarhoş, kendini bilmez bir şoför müsveddesi gelir bir an da hayatını altüst eder. Arabasıyla vurup gariban halktan bir adama , kadına ya da çocuğa, dünyadan kopartır, sonrada tabanları yağlar...
Bir sel gelir evi ile beraber arabasını da kendini de alır götürür. Ama tabi burada yiğitte de biraz hata aranır yani... Sen dere yatağına evini yaparsan, belli ki aşırı yağışlar oldu mu o ev de sen de kurtulma şansınızı zor sokacaksınız demektir yiğidim...
Boşuna dememişler ''Tüfek icat oldu mertlik bozuldu.'' diye... O zaman biz de ''Hay ben bu tüfeği icat edenin gelmişine geçmişine'' deme hakkını kendimizde buluruz... İyi de kardeşim bütün dünyada silah sanayinde çalışan yüz binlerce insan var. Ya onlar işsiz kalırsa... Onları da devletler başka başka yerlerde istihdam ederler herhalde...
Dünyanın çeşitli yerlerinde ne yiğitler var, fakirlikten derileri kemiklerine yapışmış, ama yine de boyun büküp de kimseden bir şey beklemeyen, dilenmeyen, nice yiğitler... Yiğidi kılıç kesmezse kesmesinde acı bir söz de öldürmesin, çünkü bizim o yiğitlere çok borcumuz var, hem de kolay kolay ödeyemeyeceğimiz borçlar...