Bırak gardaş, bırak
Alın terin düşeceği yeri bilir,
toprağa düşer,
yükselir.
Yeşeren ekin
büyüyen hırsındır senin,
bırak alsın ekinini elinden Ağa’n,
ellerini de alamaz ya,
yeter ki hırsını sıkıca tutsun ellerin,
yetsin bu kez de sana,
ekmek ve soğan,
toprağın sana tutkusu derin,
senin toprağa,
kim imiş Ağa? !
Yitirme gücünü gene sür, gene ek,
ama anlat
çocuklarına her öğün,
de ki:
Aslında sizindir Ağa’nın yediği
ekmek.
Ve de ki:
Yillar hep böyle kurak geçmeyecek..
Yıllar hep böyle kurak geçmeyecek, gardaş;
bilincin
yağmurlaşacak bir gün,
emek emek yağacak.
Bu gün Ağa dediklerin,
bir gün çarıklarını bağlayacak..
Okumam yazmam yok deme, gardaş;
toprağı oku yüreğinle,
güneşi oku, ırmağı oku,
ve gene toprağa yaz öğrendiklerini
ışıl ışıl gözlerinle..
Otur yorulduysan, gardaş;
ellerini dinle,
doğayı dinle..