Arkadaşlarım değil canım, patlıcan işte, pırasada var. Daha da neler neler var. Beş altı yaşlarında sabileriz daha o zaman. O zaman ki kankalarımız patates kızartması bir, köfte iki... Ha o siyah gazlı içeceği de unutmayalım, adını söylemiyorum reklam olmasın diye, ama siz anladınız ne olduğunu...
Annem bazen pırasa yemeği yapar, ıııııııh o da ne? Ben yemeeeeem! Yemezlerrrrr... Bir yeme iki yeme, üç yeme, gelsin köfte patates yine sofraya... Bir de şu senede bir yaptıkları tatlı var, o da ne öyle, içine her şeyi koyuyorlar. Aşure miymiş neymiş adı... Annem bir kaşık, iki kaşık vermeye kalktı, yemedim tabi, yer miyim... Çikolata varken lokum varken, aşure de neymiş...
Yahu bu annemde alem, patlıcanı ortadan ikiye ayırmış, içine de azıcık kıyma koymuş, tahmin ettiğiniz gibi, yine yemedim, İmam Ayıldı mı bayıldı mı ne diyorlarmış, yemeeeem! Doğru kankalarım, patates ile köfteye istikamet... Bana ne bana ne, patates köfte yoksa makarna yapın, üzerine de biraz ketçap...
Fasulye mi diyorlarmış buna... Hiç haz etmedim de zorla yediriyorlar, ne yapayım, yemesem de kızıyorlar... Yedim mi de durmadan pırt yapıyorum, dışarıda oynarken bile oluyor zaman zaman, arkadaşlarıma mahcup oluyorum...
Bir de şu kabak mı ne diyorlar, hiç de kabağa benzemiyor bence, niye buna kabak demişler ki? Rengi de pek bir değişikmiş yahu! Yok anam yok, ben bunları zor yerim. Vallahi ısrar ederseniz ben de çıngar çıkartırım, ona göre... Ananem ile dedeme giderim, onlar biliyor benim bunları sevmediğimi, patates ile köfteyi, bir de makarnayı sevdiğimi, çikolatayı da unutmayalım. Aşure de neymiş yahu! Küstüm ben hepsiyle... Sonra belki büyüyünce barışırım belli mi olur?