yağmur başladı
aklıma geldiğinde
ne güzeldi ıslaklığında veya
gece yaşar pervane
karardığında gün
ayakları yere basmayan bir heyecan
sarar beni ve
bak der sokağın başına
ve ayışığı akşamüstü
etekleriyle
yüzsüz binalardan sıyrılırken
gider gelirim
sokak boyunca
pervane korkusuzdur
ayışığı vardır
geri verilmeyen sözlerinin
gelir geçer yanımdan gölgeleri
bensiz de dinleyebileceğin
şarkı çırpınıyordu birden yağmur koşturdukça
ve kaçtıkça sığınmak için aklım
olanaksızlıklara doğru
tüm aşkları gündüz yaşar
böylece korunur
üstelik
sormak isterken karanlık basar hep
ya da yağmur biter
o kadar da yalnız değilim
ama bir
sokak lambası gibi yada
yorgun bir kaldırımda
düşlerimin kırılmasındaki gürültüyü
susturamıyordu işte
bıraktığın gülüşün o sıra
sigarsından düşen
bir ateş parçası
gibi ısıtan yalanlarıyla
sırtımı yasladığım
koskocaman ağaçtan daha büyüktü
dallarından sızarak gölgesini küçülten hışırtı
ürküten beni ve
her ışığı sanır ayışığı
gerçek gibi olamaz gibi aşk gibi
sözleriyle peşimden gelen izi
diz çöker pervane
görünce ışığı
kendine verdiği sözden döner
gözlüğümün camını silmiyorum ki
aklımda kalsın istiyorum
kendime
seni düşünmekti
ihanetim
yalnızca ayışığına gibiydi
aşkı
yine yalnız yürümek
döne döne kendi dünyamda
yere karşı düşen gibi
her ışığa koşup yanarak ölmek gibi
o sanarak
ben de sana geliyordum sanıyorum ama
yol kenarındaki ışıklar denize uzanıyordu
gittikçe
boğuluyordu seni düşünmelerim izledikçe
bir Pervane gibi avlanarak ışığa
ayışığı günışıklarını bekler
yorgun gibi