Gönül dağın yağmur olur buz olur
Yaşlılık başına geldiği zaman 
Yapraklar dökülür mevsim güz olur
Yaşlılık kapını çaldığı zaman.

Ağzında dişlerin bir bir dökülür 
Gül yüzün kırışır çizgi çekilir 
Kulakların duymaz belin bükülür.
Yaşlılık kapını çaldığı zaman.

Gözün perdelenir azalır feri
Vücut ağırlaşır yapmaz  görevi 
Sancıların başlar dürter her yeri 
Yaşlılık kapını çaldığı zaman.

Beklersin torunlar gelecek diye 
Gelip de elimi öpecek diye
Muhtaç olursun bir kuru sevgiye 
Yaşlılık kapını çaldığı zaman.

Eğer yoksa bir de hayırlı evlat
Dünyan zindan olur çekilmez hayat 
Vahla geçer günler gülmez o surat 
Yaşlılık kapını çaldığı zaman.

Her şeyin koyarlar iki valize 
Kapı kapı gezmek görünür size 
Çilem çokmuş diye vurursun dize
Yaşlılık kapını çaldığı zaman.

Sıraya koyarlar ev ev gezersin 
Her şeyinden tatlı candan bezersin 
Ölsem de dünyadan kurtulsam dersin 
Yaşlılık kapını çaldığı zaman.

Bu günler gelecek bize de elbet 
Ömrü olan herkes görecek elbet 
Gördüklerimizden alalım ibret 
Pişman olma başa geldiği zaman.

( Ah Şu Yaşlılık başlıklı yazı Hayrullah tarafından 17.03.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.