A A Denemeleri YARDIMLAŞMA DUYGUSU VE
ÇAĞDAŞ MÜSLÜMANLAR
YARDIMLAŞMA DUYGUSU VE ÇAĞDAŞ MÜSLÜMANLAR
Artık yardımlaşma duygu ve düşüncesi de rafa kalkıyor. Hızlı kalkınma ve hızla
zenginleşme bizi sonradan görme, gavurdan dönme durumuna düşürüyor. Eskiden
yanlış Batılaşma ve batı hayranlığı kınanır, bu temayı işleyen eserler
yazılırdı.
Şimdi görünen o ki geçmişteki hastalıklarımız yanında meziyetlerimiz de varmış
ve bu hastalıklarımız artarken, meziyetlerimiz de azalarak yok olmaya doğru
gidiyor. Bu aslında şimdiki halimizin zenginleşme değil tam bir fakirleşme ve
sefalet olduğunu gösteriyor.
Bu eskilerin manevi zenginlik dediği kanaatkarlık ve yardımlaşma duygusunun yok
olduğu, her geçen gün insanlığımızdan biraz uzaklaştığımızı gösteriyor. Aynı
aileden biri maddi olarak zenginleşirken diğeri fakirleşiyor. Biri saltanat
içinde yaşarken diğeri sefilleri oynuyor, yiyecek ekmek bulamıyor. Birinin
fakirlikten dolayı yuvası yıkılırken, diğeri zevk ve safa içinde gününü gün
ediyor.
Birinin bir sürü dairesi var birinde oturuyor, diğerlerini ya kiraya veriyor,
bazılarını çoluk çocuğu için boş tutuyor, ama bir tanesini öz kardeşi barınsın
diye veremiyor. Hani meşhur bir hikaye var: Adamın biri çölde seyahat eder.
Karşısına bir düzenbaz çıkar. Hasta numarası yapan sahtekar, yardımsever zat
devesinden inince doğrulur ve silahını çekerek adamın devesini ve bütün
parasını alır, soyup soğana çevirir onu. Yardımsever çölde soyulup soğana
çekildikten sonra yankesiciden bir ricası olur. Ne olur sakın bu durumu kimseye
anlatmayın. Yoksa bundan sonra hiç kimse mağdur durumda olanlara yardım etmez.
Buna da biz sebep oluruz.
Evet, bugün durum bundan ibarettir. Birçok dilencinin çok zengin olduğu
öğrenildiğinden beri kimse dilenciye para vermek istemiyor, birçok yardıma
muhtaç kişi yardımdan mahrum oluyor. Bu gün birçok yardım kuruluşunun topladığı
yardımları maç dışı kullandığının medya vasıtasıyla kitlelere ulaştırılması,
bazı yardım kuruluşlarında ileri boyutlara varan yolsuzluklar yardımlaşma
duygusunun git gide zayıflayarak yok olmasına yol açıyor.
Bunu aksi örnekler de yok değil. Kocası ölüp dul kalmış kız kardeşlerinin
bakımını üzerine alan erkek kardeşlerin varlığı, komşularının geçimini
üstlendiği dul kadınlar, yüzlerce kişiye burs imkanı sağlayan kişi ve
kuruluşlar bunun örneklerinden. Buna bir de sonradan ve ani gelişen ve
zenginleşen toplumun zevk ve eğlenceye düşkünlüğü önceliklerin yerlerini
değiştiriyor, eskiden hayır yapmayı önceleyen, sanki yedim, say ki yedim
diyerek kendi için harcamayıp toplumun yararına harcayan, bir hayır işine sarf
eden insan tipi yok olmuştur.
Onun içindir ki bu gün çok yiyerek sağlığını kaybeden insanlar yanında kendi
zevkinden başka bir şey düşünmediği için en ufak bir terslik yüzünden
depresyona giren insanların çoğalması da nerelerden nerelere geldiğimizi
göstermektedir.
Bu gidişimiz hayra alamet değildir. Bu gidiş toplum yapımızın sarsılmasına yol
açabilir. Bu gidişin doğru olmadığı, en yakın zamanda bu yoldan dönülmesi
gerektiği aşikardır. Aksi halde millet olma şuuru ve millet olarak var olma
gücü yitip gidecek, milletçe yol olmaya mahkum bir topluluk olacağız.
Ahmet Kemal