TERÖR VE TÜRKİYE
Terör 40 yıldır gündemimizde. Hep irticadan sonraki tehdit olarak ele alındı.
Oysa o birinci tehditti, ama bazılarında böyle gizlenerek büyütüldü. Amaç zaten
buydu. Türkiye’nin bir Osmanlı bakiyesi olarak hiçbir zaman güçlenmemesi, dünya
sahnesinde oyun kurucu olmaması için bir araçtı. Bu araç devletin iç dinamikleri
ve dış destekle oluşturuldu.
Yeni Roma’nın 20. Yüzyıl hâkimiyetindetoplu durum buydu. Yeni Roma çeşitli
kurum var kuruluşlarıyla dünya hâkimiyetini ilan ediyor, aykırı seslere izin
vermiyordu. Gerek Birleşmiş Milletler, gerek NATO bu amaçlara hizmet için
kurulmuştu. Vitrinde barış sergileniyor, ama asıl amaç savaşların Yeni Roma’nın
amaçlarına uygun sürdürülmesiydi.
Yalnız NATO değil, Varşova Paktı da CENTO da bu amaçlara hizmet edecekti.
Bunlarla da yetinilmedi uluslararası camiada istedikleri gibi at oynatabilmek
için Gladyoları kurdular. O da yetmedi taşeron terör örgütlerini kullandılar ve
kullanmaya devam ediyorlar.
Gladyolar renklendi çeşitlendi. Ergenekon işlevsiz hale gelince dini kuruluş ve
cemaatlere el alttılar. Onları ele geçirdiler. İstedikleri gibi örgütlediler ve
devlete sızdılar. Onlar vasıtasıyla yönetimleri tehdit ettiler. Gereğinde
yıktılar. Milli ve bağımsız dini oluşumları alaşağı etmek için
kullandılar.
Bütün bunların temelinde Kabalizmin öğütlediği Yahudi dünya hakimiyeti vardı.
Bu hakimiyet için mezhepler ve tarikatlar kuruldu. Bu tarikat ve mezhepler hep
bu amaç için kurgulandı. Basın ele geçirildi. Beşinci güç olarak devreye
konuldu. Ordular ele geçirildi. Aydınlar satın alındı. Siyasetçiler satın
alındı. Lions ve Rotary kulüpleri bu satın alma ve köleleştirilmede
kullanıldı.
Terör örgütleri de bu meyanda iyi bir araçtı. Pis bir aletti. Bu alet her
devirde kullanılmaya elverişliydi, kullanıldı ve kullanılmaya devam edecek.
PKK, DAİŞ, BOKO- HARAM daha adı konulmadık tüm örgütler. KIZIL TUĞAYLAR, IRA,
ETA, TAMİL GERİLLALARI vb. her bir kullanıldı. Konjonktür gereği işi bitenler
tasfiye edildi. İşlevini sürdürenler hala ayakta. Zaman zaman zayıflatılsalar
da, zaman zaman güçlendiriliyor ve vazifelerine kaldıkları yerden devam
ediyorlar.
PKK da bunlardan biridir ve işlevini sürdürdüğü sürece yaşatılacaktır. DHAKPC,
MLKP vb. örgütler de bu kategoridedir ve Türkiye’nin gereği gibi elde tutulması
ve sömürülmesi için elverişli alet ve araç olarak vazife başındadırlar.
12 Eylül öncesi Ülkü Ocakları bu amaçla kullanıldı. Dev-Genç’le
kutuplaştırılarak savaştırıldı. Şimdi ise diğer örgütler daha kullanışlı olduğu
için onlardan vazgeçildi. Ayrıca 12 Eylül sonrası PKK ile denge amaçlı kurulan
Hizbullah tasfiye edilerek PKK devlet karşısında tek rakip durumuna getirildi.
Kamu düzenini sarsacak güce kavuşturuldu. Böylece köşeye sıkıştırılan siyaset
erki küresel güçler tarafından boyun eğmeye zorlanmakta.
Türkiye oyun kurucu olmaya yeltenince sahneye sürüldü terör örgütü. Gezi
kalkışması tutmayınca yeni oyun onunla kurulmaya çalışılıyor. Geçmişte kukla
diktatörlerle sürdürülen oyun demokrasilerde seçimle işbaşına gelmiş hükümet
medya vasıtasıyla diktatör ilan edilerek iç karışıklıklar çıkarılmaya
çalışılmakta bu yolla halkın hür iradesi alt edilmek, milli ve bağımsız
yönetimler yıkılıp yerine Yeni Roma’ya bağlı, halkına düşman yönetimler ika
edilmek istenmektedir.
Bununla da yetinilmeyip şimdi İslam dünyasındaki devletler parçalanmak
istenmekte, böylelikle Büyük İsrail Devleti için yayılma alan ı
hazırlanmaktadır. Nil’den Fırat’a Büyük İsrail devleti için Yeniş Roma kendini
adamış görünmekte, bu uğurda her yöntem denenmektedir.
Önce Irak, sonra Suriye ve şimdi sırada Türkiye var. Türkiye parçalanırsa sıra
diğer İslam devletlerine gelecek. Suudi Arabistan, Mısır ve İran. Evet İran da
bu oyunda hariç tutulmayacak belki İsrail’in partneri olarak muhafaza
edilecektir. Afganistan zaten karışık, Pakistan için de planlar yapılmış
durumda.
Ahmet KEMAL
Ahmet Kemal