Üç oda bir salon evden bozma sahaf dükkanı kasabanın ilkokul,ortaokul ve lisesinin bulunduğu sümbül sokak köşe başında üç cephelidir.O zaman da dikkatimi çekmişti. Kasabanın en güzel köşelerinden biri...sağ yanında salkım söğüt tüm ihtişamıyla duruyor.Gölgesi altında dört adet ahşap masa ve sandalyenin müdavimleri...
İçtiğim çay ve sohbet iyi gelmişti.Sahaf Gani bey donanımlı, ne konuştuğunu bilen hoş sohbet bir adamdı.Kasabada hem tarımla uğraşıyormuş hem de kitap işiyle.Dükkan babadan kalma evin zemin katıymış.Zamanla sokak değişmiş evler dükkana, bahçeler ticari alana dönüşmüş.
Salkım söğütün altında dördüncü tavşan kanı çayı içişimdi.Hararetim sönmüş, gözlerim ve beynimde ki bulanıklık tamamen gitmişti.
İşini bitiren Sahaf Gani kendine has duruşu ve yürüyüşüyle sandalyeyi çekip oturdu.
-Bakıyorum kendine gelmişsin.
-Evet ! Dört çayı peş peşe içince ne hararet kaldı ne de baş dönmesi.
-Demek ki sende ya tansiyon var ya da gizli şeker.
- Hiç ölçtürmedim bilmiyorum belki de.
-Bence kısa sürede baktırmalısın.
-Haklısın.
Masamıza doğru altmış yaşlarında saçları beyaz ve gür , gözleri yemyeşil uzun boylu, şık giyimli birinin geldiğini gördüm.Yaklaşırken gülerek söylenmeye başladı:
-Ooo Ganicim yine sohbet edecek birini bulmuşsun bakıyorum.
Sesin geldiği yöne doğru dönen Sahaf Gani ayağa tazimle kalktı ve gülen yüzüyle:
- Ooo Şevket Paşam siz buralara uğrar mıydınız?Hangi rüzgar artı sizi.Yüzünüzü gören cennetlik.
-Abartma Ganicim daha iki gün oldu ayrılalı.
-Yoo paşam öyle deme sizin sohbetinize alışalıberi bu süreler yıllar gibi geliyor bana.Dün neden gelmediniz?Bir sorun yoktur inşallah.
-Yok yok merak etme , bizim büyük oğlan İstanbuldan gelmiş o ve çocuklarıyla beraberdik.
-Torunlarla hasret giderdim desene.Nasıl büyümüşler mi?
-Biraz sonra gelirler görürsün."Buraya uğrayacağımı" söyledim sevindiler. Biliyorsun seni ve kitapları çok seviyorlar. Onların kitap sevgisinde az emeğin yok hani.
-Paşam benim yaptığım birşey yok onların içinde var.Hele küçük torunun inşallah iyi bir yazar olacak.
-Ben de öyle diyorum ama babası ile anası pek öyle düşünmüyorlar.İllede doktor olsun diyorlar.Sanki hem doktor hem yazar olunmuyor.
Gülüşmeler...İçimde yeniden bir güneş doğdu.Bu samimi duygu ve konuşmalar son zamanlarda hasret olduğum ortamlardı.Albaylıktan emekli olan Şevket Paşa, Sahaf Gani'nin gedikli sohbet arkadaşlarındanmış.Sohbete nasıl başladık, iki saat nasıl geçti bilemedim.Demek ki insan ruhu sohbet için yaratılmış.Sohbet sohbeti açıyor, konuştukça açılıyordum.
Sohbetin en ilginç yanı kitaplar ve sanal alemdeki boşluk idi.Şevket Paşa; Sanal mecralara, "Sanal mezra " diyor ve yaşadığı ilginç asker anılarıyla kırıp geçiriyordu.
Devamı var.
(
Sanal Mezralar 2 başlıklı yazı
AZİZ REMZİ tarafından
24.05.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.