BEYAZ TÜRKÜN ÖZGÜRLÜĞÜ
Senin özgürlüğün benim özgürlüğümü engelliyor, benim haklarımı ortadan
kaldırıyorsa bu özgürlük değil düpedüz hak ihlalidir. Bu özgürlüğe sokağa işeme
özgürlüğü denir. Bu bir hak değil düpedüz ak ihlalidir.
Çağ özgürlük çağıdır, evet ama bu özgürlükler de sınırsız değildir. Her şey
gibi özgürlüğün de bir sınırı vardır. Toplumun yaşama hakkına zarar veren
özgürlük hak olamaz. Hatta her hangi bir bireyin yahut bir varlığın -bu canlı
veya cansız bir varlık olabilir- özgürlüğünü veya haklarını ihlal ediyor,
sınırlıyorsa bu özgürlük bir hak değil, hak gaspıdır.
Bugün bazı insanlar kendilerini o denli toplumun, hatta her şeyin üzerinde
görüyor olmalılar ki her şeyi yapabileceklerini söylüyorlar. Bu tipler
özgürlüklerini nasıl bu kadar ileri götürebiliyorlar. Bu hakkı nasıl
kendilerinde bulabiliyorlar. Acaba doğuştan böyle haklara sahip olduklarını,
kendilerinin seçilmiş insan mı olduklarını düşünüyorlar. Böyle mi inanıyorlar,
yoksa böyle mi inandırıldılar. Küçüklüklerinden beri bu telkinlerle mi
büyüdüler. Kendilerinin Beyaz Türk oldukları, doğuştan bazı ayrıcalıklarının
olduğu mu fısıldandı kulaklarına, bu ninnilerle mi büyütüldüler. Kendilerinde
başka olanları zenci mi görüyorlar. Yoksa ülkemizde Hindistan’daki kast sistemi
mi var da bizim haberimiz olmamış?
Bu ben ne yapsam doğrudur mantığıyla hareket eden zavallılar, halkı gerici diye
damgalıyor, inanmayı gerilik kabul ediyor, her türlü hakkın kendisinde olduğunu
düşünüyor. Kendi sınıflarından olmadığını düşündüğü birilerinin kendileriyle
aynı haklara sahip olmasını hazmedemiyor ve onlara aptal: geri zekalı damgasını
yapıştırıyor; böylece kendileri çok akıllı ve ileri zekalı, seçkin insan
oluveriyor, böyle düşünerek mutlu oluyor zavallılar.
Benim oyum çobanın oyuyla bir mi olacak diyor bu zavallı beyaz Türk. Düne kadar
bundan şikayet etmeyen zavallı acaba şimdi nasıl şimdi bundan şikayet eder hale
geliyor. Hatta bas bas bağırıyor, feryat ediyor, ter ter tepiniyor, saçını
başını yoluyor, çıngar çıkarıyor, kıyamet koparıyor, ortalığı velveleye
veriyor.
Ah bu Beyaz Türk, ah bu zavallı yaratık. Dün işler yolunda gidiyor diye ses
çıkartmadığı her şeyi yeniden ele alıyor. Her türlü argümanı kullanıyor.
Eskileri raftan indiriyor. Ey kalabalık topluluklar, ey ikinci sınıf insanlar
diyor benim sana verdiğim hakları benim lehimde kullanmadığın için geri
alabilirim senden, sakın ha aklını başına al ve o hakları benim lehimde kullan.
Heyhat, maymun gözünü açtı, uyutulan büyük kitleler uyandı, ‘yıllardır benim
bütün haklarımı gasp ettin, bana hayat hakkı vermedin, sürekli ensemde boza
pişirdin artık buna izin vermeyeceğim.’diyor artık.
Artık ben de özgürlük istiyorum. Senin özgürlüklerin benim özgürlüğümün
sınırına adar. Yıllardır sınırsızca kullandın benim varlığımı hiçe saydın,
benim haklarımı gasp ettin. Artık buna müsaade etmeyeceğim. Bana hakaret etmene
izin vermeyeceğim. Bana aptal demene katlanmayacağım. Asıl aptal sensin.
Sana çok sevdiğin yazarın Aziz Nesin’in ağzından sesleneceğim. Sen büyük bir
aptalsın. Sanatçı da olsan, yazar da olsan aptalsın. İşte ispatı. Ne diyordu o
sayın yazar ben yıllardır aptallar için yazıyor ve çok okunuyorum. Ben hiç o
senin baş tacı ettiğin yazarı okumadım ki, okumaya değer bulmadım ki. Onun
yazdıkları benim zekama hitap etmedi ki. Onu hep sen okudun, sen baş tacı
ettin. Kutsal kitap gibi değer verdin sen o yazarın eserlerine.
Ahmet Kemal