KURBAN BAYRAMI
Bu bayram Allah’a yaklaşmayı murad edenlerin bayramı. Kurban yaklaşmak demek. Allah için kesilen kurbanla ona yaklaşmayı murad eden Müslümanlar ne büyük bir hayır yaptıklarının farkında olarak idrak ediyorlar bu bayramı.
Fuzuli halkın bu coşkusuna karşı kendi durumu hakkında şu meşhur beyitle ortaya çıkıyor. ’Yılda bir kez kurban keser halk-ı alem iyd içün/Dem-be-dem saat-be-saat ben senin kurbanınem.’ İşte asıl yakınlık budur. Allah’a her an kurban olmak. Amaç bu.
Ama ne yazık ki biz yılda bir kurban kessek bile onunla birlikte nefsimizi ve dünyayı kurban edemiyor, aksine dünya ve nefs bizi kurban ediyor, fani olanı bakiye feda ediyoruz.
Biz bu bayramları doğru idrak etmedikçe asla ve asla nefsin boyunduruğundan kurtulamayacağız. Yıllar geçecek, biz bayram geliyor diye sevineceğiz, onlarca kurban keseceğiz, bir o kadar kurbanın kesilmesine tanık olacağız ama asıl yapmamız gerekeni ihmal edeceğiz ve nefsimizi kurban etmekte ihmalkâr davranacağız. Bu kısa dünya hayatında güle eğlene cehenneme atılacağız da farkında olmayacağız.
Hep başkalarını göreceğiz, hep başkalarını irşat edip düzeltmeye çalışacağız ama kendimizi bir türlü göremeyeceğiz. Günler geçecek, haftalar, geçecek, aylar geçecek, yıllar geçecek ama biz hala o ihmalkârlıkla dünyevi işlerimize dalacak, bir oyun ve oyuncaktan başka bir şey olmayan dünyayla oylanıp gideceğiz.
Bu üç günlük dünyada ebedi olan ahireti unutacak, burada ebedi kalacak, hiç gitmeyecekmiş, tabiri caizse kazık çakacakmışız gibi yaşayacak, ölenleri görecek, onlardan ibret almayacak, ölüm başkalarının diyecek, ölümü kendimize yakıştırmayacak, yapmamız gereken asli vazifeyi hep ihmal edeceğiz.
İşte bu ihmalkârlıktır ki bizde hayat prensibi haline gelecek ertelenen İslami hayat sürüp gidecektir. İşte Müslümanlar olarak halimizden memnun yaşayıp gitmekte, nefsimizle muhasebeye asla yanaşmamaktayız. Namazla bizi kendine çağıran, oruçla bizi kendine çağıran, Kur’an’la bizimle ülfet eden, kurbanla bizi kendisine yakınlaştıran Allah’a onun istediği gibi kul olmakta hep ihmalkâr davranacağız.
Dünya işleri için gösterdiğimiz hassasiyeti ahiret için göstermekte titiz davranmadan yaşayıp gidecek, işyerimizdeki amirlerimizden korktuğumuz kadar Allah’tan korkmayı beceremeyeceğiz. Rızk endişesinden, alıp satacağımız dünyalıkların derdinden en önemli sorunlarımızı unutacak, dünyanın imtihan yeri olduğunu unutmakta devam edeceğiz.
Allah kullarını her an kendisine çağırmaktayken kulların bu umursamazlığı anlaşılabilir değil. Bu vurdumduymazlık, bu umursamazlık biz nereye götürü bilmem. Şeytanın igvasıyla, nefsin bizi sürüklediği yer tam bir ayrılık ve felaket çukurudur.
Oysa Allah biz her vesileyle kendisine yakınlaşmaya çağırmakta, bu yolda en büyük vasıta olarak Kurban’ı vesile kılmaktadır. Ne mutlu bu kutlu vesileye yapışanlara…
Ahmet Kemal