Tarihi yazanlara, selam verip dur
safa;
An gelir devirleri, kapatıp açan
çıkar.
Bakarsın ortaçağda, kanatlanır bir
kafa;
Masmavi gökyüzünden, kuş olup uçan
çıkar…
Ömür ki yaratandan, hepimize hediye;
Ecel defterimize, yazılmış bir
tediye;
Hakir görme kimseyi, mazlum ve fakir
diye;
Dev gibi ekinleri, eliyle biçen
çıkar…
Kırarsan bülbüllerin, şakıdığı
dalını;
Sevdanın yüreğine, uzatmazsan elini;
Bilmezsen maşukların, ahvalini
halini;
Aşk içinse zehiri, tek yudum içen
çıkar…
Para
dediğin bence, olmalı bir nihale;
Dünya dünya diyerek, soktular bin bir
hale;
Kimi mıh gibi sıkar, kimi aldırmaz
mala;
Varlığını dört yana, vakfeden saçan
çıkar…
Rahmetten arşa düşer, gönülde yanan
çerağ;
Bakarsan mis olurmuş, bereketle dolar
dağ;
Bakmaz isen toprağa, virana dönmekte
bağ;
Taneleri dökülmüş, kuruca koçan
çıkar…
Ömrümüzü veririz, vatan en büyük erek;
Âdem gibi nicede, vardır böyle bir
yürek;
Her yerde konuşulmaz, arada susmak
gerek;
Vatan için olsa da bazen de kaçan
çıkar…
Âdem Efiloğlu