Toplumsal Yozlaþma ve Hukuk



Yozlaþma ne zaman baþladý. Bu bilinmiyor. Belki ta çok eskilerde. Necip Fazýla göre kanuni dönemine kadar uzanýyor. Yükseliþ döneminin zirvesinde baþlýyor çürüme. 
Rahmetli Necip Fazýl hatýrladýðým kadarýyla çürümeyi ilmiye sýnýfýndan baþlatýyor ve onun da müsebbibi olarak Kanuni’nin ilmiye sýnýfýnýn serbest seçimine müdahale edip atamaya baðlamasýna dayandýrýyor. Evet, o güne dek yönetici erkten baðýmsýz kendi içinde hiyerarþik sistemde seçimle yönetilen ilmiye sýnýfý Kanuni’nin müdahalesiyle atanarak yönetiliyor. 
O güne dek yönetici erkten baðýmsýz yaþayan ilmiye sýnýfý yönetici erke baðlanarak hukukun üstünlüðü anlayýþý yerine yönetici erkin üstünlüðü anlayýþýna yöneliyor. Ýþte ne oluyorsa ondan sonra oluyor. Hukuk altüst oluyor, güç hâkim oluyor. Piramit tepe taklak ediliyor. Keyfi yönetim ondan sonra baþlýyor. Hakký hukukum üstünlüðü anlayýþý tek ediliyor, kuvvetin iktidarý baþlýyor ve zülüm adým adým hâkim olmaya giderek mutlak hükümranlýðýný ilan etmeye baþlýyor. Ediyor da. 
Bugün ilmiye sýnýfýnýn yönetici erkten baðýmsýz görünmesine bakýp özgür olduðunu sananlar aldanmakta, onlarýn daha güçlü gördükleri odaklarýn emrine amade köleler olduðunu anlamamaktadýrlar. Onun içindir ki ilmiye sýnýfý darbelere her hal-u karda destek vermektedir. Ancak bu sýnýf gücün yer deðiþtirdiðini gördüðü yer ve zamanlarda yine gücün yanýnda hatta emrinde yer almakta, bu durumlarda onlarýn darbeye karþý olduðunu sananlar yine aldanmaktadýrlar. 
Yalnýz bu sýnýf deðil Ümera da güce boyun eðmektedir. Önceleri elindeki güç sayesinde ilmiye sýnýfýný boyunduruðu altýna alarak onlara her istediklerini yaptýran Ümera sýnýfý gücü elden kaybettiklerinde kendileriyle birlikte ulemayý da ayný güce itaate hatta ibadete zorlamakta bunu da baþarmaktadýrlar. Zaten bu konuda sýkýntý çekmemektedirler. Çünkü zaten öteden beri güce tapýnmayý adet hatta kiþilik haline getiren ümera güç yer deðiþtirdikçe kýblesini deðiþtirmekte hatta tanrýyý güçte vehmeden putperest gibi bu yeni tanrýya gönülden perestiþ etmektedir. 
Güç bazen para olmakta, parayý eline geçiren odaklar tanrýlaþmakta, bazen medya, bazen asker bazen de gizli güçler devreye girmekte ve bu Mýsýrlý köleler yeni tanrýlara Firavunlara tabut etmekte, hak ve hukuk hiçbir zaman iktidara gelmemekte, gelememektedir. Ýþte bu günkü durumumuz tam da budur. Toplumdaki zenginlik yarýþýnýn temelinde bu yatmakta, sýnýf deðiþtirme gayretleri ve olaðanüstü çabalarýnýn itici gücü burada bulunmaktadýr. 
Onun içindir ki bu savaþ olaðanüstü þartlara ulaþmakta ‘gaye için her þey mubahtýr’ prensibiyle tüm halk makyavelistleþmekte, toplumsal çürüme en ileri boyutlara varmakta toplumun en alt tabakalarýna kadar varmaktadýr. Ýþte gerçek ve en büyük toplumsal çürüme budur. Felaket en büyük boyutlardadýr. Bu noktada hak her yerde ayaklar altýndadýr, zulüm toplumun en küçük ve son noktasýna kadar varmýþtýr. Artýk çürümeden söz etmek bile abestir, top yekûn bir yok oluþ süreci baþlamýþtýr. Çünkü ne demiþtir büyüklerimiz ‘küfr ile devlet abat olur ama zulm ile olmaz. Zulm ile abat olan kahr ile berbat olur. 
Ahmet KEMAL’

Ahmet Kemal