İslamı Yaşamak
İSLAMI YAŞAMAK
En büyük derdimiz bu. İnanmak ve inandığı gibi yaşamak. Maalesef bu durumdan
çok uzağız. Müslümanım diyenler ya İslam’ı b ilmiyor, ya yanlış biliyor, ya da
yanlış uyguladığı için o yanlış uygulamayı İslam zannediyor.
İşte bu zanlardan kurtulmanın tam zamanı. Yok, sayılan, inkâr edilen,
öğretilmeyen, öğretilmesi yasak olan din gerçeği karşımızda bütün haşmetiyle
arzı endam ediyor. Evet, efendiler dinimizi bilmiyoruz, yaslınızca bildiğimizi
zannediyoruz. Herkes kendi bildiği İslam anlayışına sığınıyor. Gerçeği arama
iştiyakı yok. Bu tecessüs kaybolmuş.
Her an gerçekliği arama ve bulma anlayışı kayboldu. Hep benim yanlışlarım
doğrudur deme devri başladı. Yanlışlarımız kural haline getirdik. O kurallardan
yola çıkarak bir hayat tarzı tutturduk. Bu da bizi hak ve hakikat çizgisinden
ayırdı. Cehalet ve şekilcilik içerisinde battıkça batıyoruz. Oysa dinimizin ilk
emri oku idi, biz onu son emir haline getirdik, giderek unuttuk ve yok saydık.
Şimdi okumuyor, öğrenmiyor, git t gide geri gidiyoruz. Artık yerimizde
saymıyoruz, dostlar batıyoruz. Debelendikçe debeleniyoruz, battıkça batıyoruz.
Hep bir birimiz suçluyoruz. Hep hatayı birbirimizde arıyoruz. Kimse kendine toz
kondurmuyor. Herkes nefsini putlaştırmış, her köşe başına nefsimizin putunu
dikiyoruz. Övgüleri çok seviyoruz, övüldükçe övülmek istiyoruz. Eleştirinin en
ufağına tahammülümüz yok. Bizi eleştireni yok ediyoruz.
Baştan aşağı kusurlarla doluyuz, o kusurları başkalarında görüyoruz. Hep
başkalarını düzeltmeye çabalıyoruz- ben de dahil- kendimize dokundurmuyoruz.
Oysa büyükler böyle miydi? Evvelkiler kendilerine hakaret edenlere ben daha
kötüyüm, sen nereden bileceksin derlerdi. Bayezid-i Bestamiler Cüneyd-i
Bağdadiler, Şahı Nakşibendiler böyle miydi? Onlar kendilerini Kitmir’den aşağı
kabul ediyorlardı. Sahabe böyle miydi, tabiin böyle miydi? Peygamberler böyle
miydi? Ben zalimlerden oldu diyorlardı, ben nefsime uydum diyorlardı.
Bir ufak hata için kendilerini günlerce cezalandırırlardı. Bizse hatalarımızdan
dolayı nerdeyse kendimizi peygamber ilan edeceğiz. Evliyalığı geçtik. O
makamları atladık, evliyalar evliyası olduk, Cennet ve Cemalullah’ı
garantiledik. En iyiyi en doğruyu biz biliriz, en çok ibadeti biz yaparız, en
makbul kişi biziz. Değerimiz öldükten sonra anlaşılacak. Bizi tanıyacak irfan
sahibi bu devirde bulunmaz.
‘Emr olunduğun gibi dosdoğru ol ayeti gelince ‘Beni Hud Suresi ihtiyarlattı’
buyurdu Peygamber. Bizse dosdoğruyuz ya hiç şüphemiz yok bundan, ihtiyarlamıyor
hep genç kalıyoruz. Bizi ihtiyarlatan dünya işleri, entrikalarımız, başsımıza
dolanan üçkâğıtçılıklarımız.
Günah işlemekte üstümüze yok. Onları gizliyoruz, ibadetlerimiz açıktan, onları
herkes görsün istiyoruz.
Kendimiz nefsi Raziye ve merziyye makamında sanıyoruz, ama hala nefsi
emmarelikten kurtulamadık.‘sofiyim halk içinde’ diyen Yunus’u anlamadık. ‘Sen
derviş olamazsın’ diyemedik kendimize. Bu yüzden de olma ihtimalimiz de kalmadı
artık. ‘sen hakkı bulamazsın demedik, kendimizi gerçek Hak erenlerinin başı
saydık. Bir gün geldi Azrail kapımızı çaldı. Eyvah dedik eyvah ki eyvah. Dev
aynasında görmüştük kendimizi, karınca bile olmadığımız anladık. İş işten
geçmişti. Yapacak bir şey yoktu.
Gelin o gün gelmeden, kıyametimiz kopmadan kendimize dönelim ne yapıyoruz, ne
ediyoruz’? Bir muhasebe yapalım. Eksimiz ne, artımız ne görelim? Başkalarını
bizden sormazlar. Bizi bizden sorarlar. Yerin üstü gibi altı da var.
Unutmayalım. Tabii bu sözlerim inanmayanlara değil, inananlara…
Ahmet Kemal
(
İslamı Yaşamak başlıklı yazı
EDİP GÜL tarafından
15.09.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.