05.07.13 CUMA
Gel benim dertli günlüğüm. Bu ne karışık bir yaşam. Bir yanda inşaat, bir yanda düğün hazırlıkları, bir yanda tayin ve yeni iş yerinin getireceği sürprizler, diğer yanda borçlar. Neden dağıldım bu kadar?
Yıllar önce yapacak iş bulamadığımdan can sıkıntısından kurtulamadığım günleri hatırlıyorum. Allah’ım bunları hep ben mi istedim?. Dua mı ettim, başımı bu kadar karıştırmak için. Şimdi Allah’a yalvarıyorum bu karışıklığa bir son vermesi için.
Cuma saati yakın ben günlük yazıyorum. Oysa hazırlık yapmam lazım. Eşim’le kızım gelinlik provasında. Dün laminant için Mehmet Ali Paşa mahallesine gittim. Benim çocukluğumun geçtiği mahalle burası. Adını beğendiğim tanıdık bulduğum işyeriyle yaptım bağlantıyı.
Ödemeyi yaptım hiçbir şey almadan. Her şey güvene dayalı. 3 gün içinde yapacağını söyledi. İnşallah. İki ortak da bir yerlerden tanıdık çıktı. Evimin altındaki adama yaptırmadım. Oysa koşullar aynıydı. Mal da, kalite de, fiyat ta aynıydı. Yine aynı şekilde birkaç yere sorduğum halde buraya yamuldum. Şimdi bekleyeceğim. Doğalgazcı araya başkasını soktu. Hazır kiracımız bizi yolda bıraktı. Ben de acele etmeyeceğim. Badana işi var. Temizlik var gazın açılması var.
Şimdi mesaj geldi. Derince ’de şube açılışı var. Gider miyim bilmiyorum. Evimin yanında. Bu kadar emek verdiğim bir cemiyet bu. Ama son yönetimde bazı kişileri hodbinlikleri beni rahatsız ediyor. Bir, iki törenlerine katıldım; kendimi aşağılanmış hissettim. 3 yıl dergi yayınladığım bu dernekte böyle mi karşılanacaktım?
Annem taşınmam için Allah’a yalvarıyor. Ama olmuyor. Ben de bu durumdan çok memnun değilim tabii.
Şiir yazmak ne zamandır içimden gelmiyor. En son geçen yıl Ramazan-ı Şerif’te yazdığım şiirleri temize çektim. Gizli Kapı yani Bab-ı Esrar adını verdim ona. Bu günlerde şiir kitabımı çıkarmaya hazırlanıyorum. İçinde çağdaş mevlit saydığım şiirler ki -kitaba adını verecek olan Peygamber efendimize armağan anlamına gelen 'Tuhfe' bölümü olacak, sonra 'Sevgili Sultan Sarayım' adlı bölüm var ki 'Efendim' Seyda hazretlerine yazdığım şiirler 'Aşk Kitabı' adlı aşk şiirleri, 'Hayat Kitabı' adlı hayattan şiirler, 'Ölüm Kitabı', 'Tabiat Kitabı', 'Kitab-ı Bab-ı Esrar' adlı 'Gizli Kapı' bölümü.
Geç kaldım, biliyorum. Nice müteşairler bir sürü kitap müsveddesi bastırdılar da ötede beride büyük şair diye böbürlenip durmaktalar . Bazıları da dernekler kurarak adam sayılma peşinde. Ardı ardına eserler bastırıyorlar, eşi dostu utandırarak sattıkları varakparelerine yenilerini eklemekte ve bir mısraları bile kimsenin aklında kalmadığı şair bozuntuları ortalığı doldurmaktadır.
Bana en büyük mutluluğu dergide yayınlanan şiirimi ezberinden okuyan sanatçı ruhlu bir arkadaşımı duyunca yaşamıştım. 'Seni' adlı şiirimdi. Hele 'Ey Kutlu Peygamber' şiirimin Antoloji. com’dn yayınlandıktan sonra 50 bin tıklanma rekoru kırması ve diğer bir sürü siteye kopyalanması, kimisinde intihal yapılması, beni en çok sevindiren hususlardan olmuştur. Ayrıca facebook’ta paylaşılan, alıntılanan, kopyalanan, intihale uğrayan şiirlerimi görmem de cabası. Bir de Hocamın Abime ‘İsmail’in şiirleri çok güzelmiş’ demesi de beni gönendiren olay olmuştur.
İnsan hayatında kişiyi gönendiren kaç olay olabilir ki. Ahde vefa gibi, değerinin anlaşılması ve takdir edilme duyguları değil midir başarıyı getiren? Ne demiş atalarımız:’ Marifet iltifata tabi’. Keşke ilk şairlik yıllarımda eserlerimi yayınlama cesareti bulsaydım da, 20 yıl önce yazdığım şiirin ta o zamanlar kabul gördüğüne tanık olsaydım, nasıl olurdu acaba? Şimdi ünlü biri olur muydum, kitaplarım satış rekoru kırar mıydı? Görüşüne başvurulan bir aydın sayılır mıydım bilmem, bilemem.
Şimdi başka eserlerin de sahibi olur muydum? Değişik türlerde eser yazma fikrim kuvveden fii’le çıkar mıydı acaba? Roman, hikaye, tiyatro. Denemelerim olmadı değil. Ama hepsi de şiirlerimi gün ışığına çıkarmadaki çekingenliğimin kurbanı oldu. Gençliğimde bir "Leyla ile Mecnun" tiyatrosu yazmıştım. Öğretmenlik hayatım boyunca bir sürü oyun denemeleri, günlüklerim, üniversite öğrencisiyken masal denemeleri –ki genç bir yayıncının ilgisini çekmiş, tam da askere yollandığından askerlik dönüşü yazma teklifi getirmiş, tarafımdan reddedilmişti.
Ayrıca deneme türünde yazdıklarım, eleştiriler, kitap tanıtımı, film tanıtımı yazıları… Bir arkadaşımın teklifi üzerine yazdığım’ Derviş’ adlı Tiyatro’nun 1. Bölümü temize çekilmiş ve fotokopi yapılmıştı. Oyundan vazgeçilince ben de devamını getirme isteği kalmamıştı. Tatlı bir hatıradır.
Ahmet Kemal