Kutlu Gezi 19.05.14 Pazartesi
KUTLU GEZİ
KUTLU GEZİ
19.05.14 PAZARTESİ
Ne zamandır günlük yazmamışım. Neden bilmiyorum? Birkaç sebebi var herhalde.
Mobildik. com ’un günlük kitabımı hala yayınlıyor spotunda bulundurup bir türlü
yayınlamaması mı buna sebep. Ama bu hafta sonu gezimi ıskalayamayacağım.
Hüseyin abi aradığında hemen evet demiştim; hem de önünü arkasını sormadan. 17
Mayıs günü başlayacaktı bu muhteşem yolculuk. Dönüşümüzün 19 Mayıs tatiline
rastlayacak olması da beni oldukça memnun ediyordu. İyi ve güzel bir yolculuk
olacaktı.
Manevi bir yolculuk bu. Eskişehir’in Sivrihisar ilçesindeydi Allah Dostu. Onu
ziyaret edecektik. Ondan manevi feyz almaya gidiyorduk. Onun yaşadığı bu
mübarek köyün manevi havasını tatmaya gidiyorduk.
O’nu en son İstanbul Çengelköy’de görmüştük. Çengelköy’ün arka tepesinde
yeraltında yaptırdığı o muhteşem mescitte ziyaret etmiştik O’nu. O kutlu insan
örnek yaşantısıyla bizi kuşatıyordu. O’nun ikram ettiği yemekleri yemiş,
arkasında namaz kılmış ve tevbe tazelemiştik. Aynı zamanda bağlılığımızı
yenilemiş, aramızdaki bağlılığı kuvvetlendirmiştik.
Köyde yetiştirilen patateslerden burada da vardı ve eski fiyattan satılıyordu.
Sofilerden hiçbiri bu düşük fiyata tamah ederek ucuza satılan bu ürün için
yarışmıyor, açgözlülük yapmıyordu. Bu yıl patates fiyatları % de % artmıştı;
ama mübarek insan hala eski fiyattan satmaya devam ediyordu.
Akşam namazını kıldığımız Fevziye camiinde intiharla hayatına son vermiş zengin
bir adamın mevlit cemiyetine rast gelmiştik. Camii cemaatindendi ama hakkındaki
şayialar yenilir yutulur gibi değildi. İşyerinde çalışan kızlardan makas
almasından kuyumcu imalathanesinde altına bakır karıştırmasına kadar bir sürü
şey söyleniyordu. Bu son olay emniyet kayıtlarına geçmiş, medyaya da
yansımıştı. Ama o bir şeyler yapmış ve olayı örtbas ederek ceza davasından
kolaylıkla kurtulmuştu; ama her halde vicdanının mahkemesinde feci şekilde
yargılanmıştı.
Araba gecikmeli de olsa gelmişti. Beklemek biraz kaygılı olmuştu ama.
Gelmeyenlerden bahsetmiştik, son anda işi çıkanlardan, misafiri gelenlerden,
hastalananlardan. Organizatörü suçlamıştık kayıt yaparken pey almadığı için.
Bir 5 ya da 10 lira alsa böyle olmazdı demiştik. İnsan kendisine hayrandır,
kendi emeğini sever ve ona değer verir. Onun çok sevdiği parasını alırsanız
onun peşinden koşa koşa gelecektir. Bu yol nefis yolu değil nefse rağmen bir
yoldur.
Koşarak en ön koltuğu kaptım. Şansıma seviniyordum. Ama sevincim kısa sürdü.
Üşüyordum. Arabanın kapısı iyi kapanmıyordu. Uyuyamadım. Karşı koltuk boştu,
gelmeyenlerden birinin yeriydi. Oraya geçtim, uyumuşum. Sabah namazı köye
varmaya çabalıyorduk, planımız buydu. Yetiştik. Mübarek sabah namazının farzını
kıldırıyordu. 2. rekata yetişebilmiş mescidin en son kısmında kapının içinde
kendime yer bulabilmiştim. Üşümüştüm yine. Bu yolculuk yaz ortasında üşümekle
başlamış üşümekle devam etmişti. Bir ara gözlerimi açtım Eskişehir’in
battı-çıktılarından geçiyorduk. Battı-çıktıların birine Arif Nihat Asya’nın
ismi verilmişti. Buna sevindim. Sol parti mensubu belediye başkanının üç
dönemdir seçilmesinin sırrını anlar gibi oldum. Art arda gelen battı çıktılar
ve kuşatıcı davranışıydı herhalde bu başarıda etken olan.
Sivrihisar deyince Hortu köyünde doğan Nasrettin Hoca buralıydı , Yunus
Emre burada yatıyordu. İlçenin dışındaki yoldan devam ettik. Güzelçayır
levhasından saptık yeni yapılan yola girdik. Mıcır dökülmüş ama henüz
asfaltlanmamış yoldan güçlükle gidiyorduk. Araba sarsıla sarsıla ilerliyordu,
yoldan çıkma tehlikesi yaşıyordu. Bu deyim bana Faruk Nafiz’in Han Duvarları
şiirini hatırlatmıştı. Toz alabildiğine havalanıyor arabanın içine aralık
kapıdan içeri doluşuyordu. Bu yol kısa yoldu ve yeni yapılmıştı. Bitmek
bilmiyordu. Araba öyle sarsılıyordu ki parçalanıp dağılacak sanıyorduk.
Namazdan sonra battaniye ve yastıklarımızı alarak uyumaya çekilmiştik ama ben
yine üşüyordum. Yanımdaki cam açıktı ama ben birilerini rahatsız
ederim diye kapatamıyordum. Elbiselerimizle yatıyorduk; ama çok rahattık. Benim
üşümem dışında hiçbir problemim yoktu. O da zaten soğuk algınlığımdan
kaynaklanıyordu.
Saat 7,5 da kalkmamız gerektiği, mescidin boşaltılacağı ihtar edilmişti. Bir
ara tuvalet ihtiyacı için kalkmam dışında bir problem yaşamamıştım. Keyfim
hoştu, gerisi boştu. Kalktık. Öğleye dek yemek yemeyecektik. O meşhur dergah
çorbası gecikecekti. O meşhur ekmeğe kavuşmak için biraz daha bekleyecektik.
Yüzümüz yıkadık ve çayevine yollandık. Güneş gören şiirin avluda çay içerken
ısınmaya çalışıyorduk. Rüzgar esiyordu.
Bu revakların süslediği yapıda huzur vardı, kardeşlik vardı ,sevgi vardı. Bizi
baştan ayağa kuşatıyordu. Kalplerimiz coşuyordu, zevk ve huzurla dolup dolup
taşıyordu.
Ahmet Kemal
(
Kutlu Gezi 19.05.14 Pazartesi başlıklı yazı
EDİP GÜL tarafından
31.10.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.