Ailem Ve Ben Ali Amcam Ya Da Nam-ı Diger Tonyalı
Ailem ve Ben 15- ALİ AMCAM YA DA NAM-I DİGER TONYALI
Dedemin en güzel ahlaklı oğluydu. Herhangi biri tahsili yoktu ama erdemli
biriydi. 'İdi' diyorum, o şimdi dünyada yok. Depremde çocuğu ve bir torunuyla
birlikte enkaz altında kaldı.
Ailenin en çok sevilen evladıydı. Babasının üstün ahlakını miras almış tek
evladıydı. Herkese karşı saygılı bir insandı. İnsanlık denince o anlaşılırdı.
Abisinin huylarına katlandı, huysuzluklarına karşı evliya sabrı gösterdi.
Halinden şikayeti de yoktu. Kimseye dert yanmazdı. Abisi evden ayrılıp başka
bir hane kurunca evin bütün yükü onun omuzlarında kaldı.
Kendi evlilik masraflarından sonra kardeşinin evlilik masraflarını da üstlendi.
Uzun zaman o evde ağır yükleri omuzlamaya devam etti. Çünkü kardeşinin
çalıştığı işyerinden kazandığı para çok azdı. Belli bir zaman geçip aile düze
çıkınca öndeki eve geçti. Abisinin kaprislerine katlanarak, onunla birlikte
inşaat ameleliğini üstlenerek yeni mülkler edindi.
Eyere de gelir, semere de gelirdi. Tam bir arabulucuydu. Onun olduğu yerde
ihtilaf olmazdı. Geldiği yere sükunet gelirdi. Bu sükunet onun aurasında
vardı.
Evde, işyerinde, mahallede, her yerde sevilen bir yapısı vardı. Kemiği sevilir,
kanı sıcak derler ya o tiplerdendi. Büyük, küçük herkesin ortak yargısı iyi insan
olduğu noktasındaydı.
Fabrikada çalışır, eve döndükten sonra da boya- badana işleri yapardı. Bu ek iş
sayesinde bayağı mal -mülk edinebilmişti. Ama içinde mal -mülk edinme hırsı
yoktu. Vardiyalı çalışır, bazen gündüzleri uyurdu. Ama eve gelip gidenlerin
kalabalığından hiç şikayet etmezdi.
Bütün kardeşlerin ortak sevgilisiydi. Hatta bütün akrabaların. O güzel
ahlakıyla mümtaz biriydi. Babam'ın yanında onun ayrı bir yeri vardı. Komşunun
karısıyla ilişkisi olduğu söylenir, onun bazı çocuklarının buna benzediği
dedikodusu kadınlar arasında yapılırdı. Evine uzun zaman uğramayan uzun yol
şoförünün yollarda başka kadınlarla ilişki kurmasına intikamı
sayılıyordu.
Şehir merkezinden daire satın aldı. Daha sonra orayı satarak bacanağının bir
kooperatifinden daire ve dükkan aldı. Depremde yıkılan bu sitede can verdi
çocuklarıyla beraber. Aynı siteden başka bir daire de almış, onu abime kiraya
vermişti.
Aynı sitede satılık daire sormuştum; bana 'yok' demişti. Daha sonra o daireyi
alınca bayağı içerlemiştim kendisine. O büyük felaketten sonra benim kurtarıcım
olduğunu düşünmüştüm ve kendisinin son bir iyiliği olarak bu olayı hala anar,
kendisine dua ederim.
Ara sıra kağıt oynar, çevresinin mutluluğu için, onlarla her türlü yola giderdi.
Uzun yıllar abisinin emrinden çıkmamıştı. Babasını ,büyük abisini, ablalarını
sever, sayardı. Yeğenlerine şefkat gösterir, çevresine ışık saçardı. Güzel ahlak
demek ki böyle bir şeydi. Kimseye bir zararı olmaz, her kese faydası
dokunurdu.
Mahmut amcam ona sevgisini kaşlarının arsını öperek göstermek ister ,o bundan
hoşlanmaz, onu menetmeye çalışırdı münasip bir lisanla. Annesini toprağa
verdikten sonra babasını yanına aldı. Küçük kardeşi anne babasının yanında
yaşıyordu. Zamanla biraz tüylenince bir bahaneyle onları terk ettiğinde onlara
evinin kapılarını açtı.
Mahmut eniştemin çok yakın arkadaşı can dostuydu. Sürekli birbirlerine gider
gelirler, sohbet muhabbet ederlerdi. Mahmut amcam değil kalmak, kimsenin evinde
yemek bile yemezken onun evinde gecelemekten büyük zevk alırdı.
Babamın ölümünü - o sırada Ankara Hasanoğlan Anadolu Öğretmen Lisesinde
öğretmenlik yapıyordum- bana o haber vermiş, telefonda önce Babamın ağır hasta
olduğunu söylemiş- zaten bunu ben biliyordum- sonra 'bunun herkesin başına
gelecek mukadderat olduğunu' aktararak beni hazırlamıştı.
İki kızını evlendirdi. "Bu kızları hemencecik verdim son kız Hasibe’yi
kastederek bunu öyle kolay vermeyeceğim" demişti de ben öbürlerinden daha güzel
olmayan bu kızın evde kalmasına sebep olacak büyük söz söylediğini aktarmıştım
çevreme. Ama o büyük konuşmamıştı sanki, onu beraberinde götüreceğini haber vermişti.
Oğlu Murat’ı da pek severdi, onu da yanında götürmüştü.
Ona bu kadar çalışmamasını söylediğimde "kefen parası yapıyorum torunum" derdi.
Bizim ailede yeğen kelimesi bilinmez, onun yerine de torun kullanılırdı. Ama
kefensiz gömüleceğini bilemezdi. Ağustos sıcağında 4 gün sonra çıkarılan
cesetlerin koktuğunu, battaniyelere sarıldığını, yıkanmadan namazlarının
kılındığını görerek hayretler içinde kaldım. Bana bundan büyük ders
olamazdı.
Dünya boştu. Cesetleri bile tanıyamamıştık. Kuzenimizin enkazda sakalları
çıkmış; onu babasıyla karıştırmıştık. Malları, mülkleri iki damadına kalmıştı.
Bizde böyle söylenir. Çünkü kızlar bireyden sayılmaz.
Yıkılan binanın heyelanlı bir yere sahip olmasına rağmen belediye başkanına
baskı yaparak 3 kat yerine 5 kat imar planı yaptırarak felakete sebep olan yer
sahibi amcamın dünürüydü. O gece ortak torunları olan 12 yaşlarındaki kız
çocuğunu da yanlarına alıkoyarak, onun da ölümüne sebep olmuşlardı. Olayın faili
dünür de bu torununun acısıyla kısa zaman sonra kalp krizi geçirerek
ölmüştü.
Şimdi onu hayırla yâd ediyoruz.
Ahmet Kemal
(
Ailem Ve Ben Ali Amcam Ya Da Nam-ı Diger Tonyalı başlıklı yazı
EDİP GÜL tarafından
6.12.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.