01.07.13 Pazartesi
İzmir Dönüşü
Gavur İzmir’e mi gideceğim. Neden bu adı almış bu şehir. İstemeye istemeye
gittiğim bu gezi nedeniyle ikinci kez varacağım bu kente.
İlk gidişim yıllar önceydi. İmam –Hatip Lisesi öğrencisiydim 40 yıl önce. Yıl
1973. Bahar ayları…
Adı Antalya gezisi olacak bu seyahate çıktık. İki otobüs dolusu öğrenci.
Şarkılı türkülü, bol fıkralı, müzikli, horonlu, şen şakrak bir yolculuktaydık.
Her şeyi hatırlıyorum neredeyse. Bu benim hayatta en zevkli seyahatim olacaktı.
İlk durak İzmir. Geceyi kardeş okulun pansiyonunda geçirdik. Kordon boyunda
gezdik gece vakti. Kadife Kale’ye çıktık.
Bu gezide onlar yok. Sonra Antalya’ya gittik. Bu kez ekte yalnızca Manisa
vardı. Sultan Camiinde namaz kıldık. Çay içtik. Ama bu Şehzade şehrinin tadı
damağımda kaldı. İnşallah en kısa zamanda doya doya gezer görürüz bu kenti.
Geceyi üniversite yurdunda geçirdik. Balkonda kahvaltı yaptık. Ilık suyla banyo
yaptım. Bol asitli içecekler içtim. Serin olmasına serindi ortam ama yine de
zor uyudum. Kız kardeşime haber verdim. Gelmedi. Arkadaşıma haber verdim
gelmedi. Her ikisi de gelmiyorsun diye sızlıyordu. Öğrencime arayamadım
unuttum. Koca lisenin müdürü. Belki de o gelecekti.
Cennet vadisinde yer yer sıcak ama genelde serin bir hava vardı. Yemekler
ikramlar güzeldi ama ben sıkılıyordum. Yanımdaki adamların halet-i ruhiyesi mi
bana geçti bilmiyorum. Prof. Mehmet Bayyiğit oradaydı konuşma yaptı gidip
konuşmadım bile kendisiyle. Ömer Cihat Akay beni tanımadı evet her halde o beni
üzdü. Kara Salih, Selahaddin abi müsteşar yardımcısı Zübeyir bey. Prof. İhsan
Süreyya Bey, Prof. Ali Şafak. Geçen yıl o denli şen şakraktım. Tevhit Bey’in
Star gazetesi üzerine güzellemeleri bile moralimi bozamamıştı.
Geçen yıl Mehmet Atilla Maraş ‘da oradaydı. İki de bakan vardı. Ömer Dinçer Bey
ve Beşir Atalay. Bu yıl bakan yok bakan eskisi var. Bir sürü profesör ve
rektör.
Konuşmalar yapıyorlar. Bazıları kısa tutmasını tadında bırakmasını biliyor. Ama
ya bazıları bu konuda tecrübesiz. Keşke aralarda müzik olsa ilahiler söylense,
şiirler okunsa. Fıkralar anlatılsa. Herkes yeteneğini ortaya koysa. Yaptıkları
çalışmaları anlatsa gurur, kibir yapmadan. Daha ne yapılabilir? Bir skeç
olabilir mesela.
İlk kez tansiyonum düşmedi yemekten sonra. Lezzetli köfte yemekleri bu gezimin
en tatlı yanı. Prof. Mehmet Kaplan’ın söylediği gibi ‘köfte’. Prof. Hasan Akay
çok güzel yapardı onun taklidini.
Sefer Sarı güzel fıkralar anlattı gelirken. Adam tam bir meddah. Nedense orada
konuşmadı teklif ettikleri halde.’ Hastayım’ dedi dua istedi hazirundan. İhsan
bey yönetimdekileri eleştirdi. Yönetim-dekiler yaptıkları hizmetleri anlattılar.
Açtıkları İmam hatip okullarının sayısından dem vurdular aklımda kaldığı kadar
Kur’an-ı kerim kurslarından bahsettiler mi bilmiyorum. Bence bahsedebilirlerdi
ama yetmez.
Ahmet Kemal