A Günlükleri 13 Mart Perşembe
BUGÜN evde kimse yok. İhsan sabah erkenden okula gitti. Dünkü uykusuzluk bana
iyi uyku yaptı. Bu kanepede uyumak zor olsa da bana zevk veriyor. Oldum olası
kanepeleri severim.
Hatun Adapazarı’nda kızıyla kalıyor. Evi toplayacaklar ve gelecekler. Damat
askerde. Dün Şırnak’a gitti. Sabiha Gökçen’den 1 saatte Şırnak’a vardı. Ben
daha ikinci derse girmeden bölüğüne teslim oldu.
Ah şu teknoloji, insan
hayatını nasıl değiştiriyor. Ama acaba mutlu ediyor mu? Mutluluk insanın
içinde.
Lisede öğrenciyken böyle bir münazaraya tanık olmuştuk. Orada teknolojinin
insanı mutlu etmediğini, aksine mutsuz bir toplum yarattığını savunanlar
kazanmıştı. Amerika’da medeniyetin dışında bir topluluğun varlığını öğrenmem bu konuda
beni düşündürdü durdu hep. Vergi de vermiyor, devlet hizmetlerinden de
yararlanmıyorlardı. Askerlik de yapmıyorlardı tabii. 'Ah' dedim' keşke bizim
ülkemizde de böyle bir yer olsa da oraya gitsek'. TV’nin olmadığı bir dünya.
Elektrik yok, sular ilkel yolla ediniliyor. "Tarlaları kazıyor, ekip biçip
yaşıyor, hayatımızı idame ettiriyoruz. Akşamları birbirimizle halleşebiliyoruz."diyorlar.
Memleketimizdeki yavaşlatılmış şehirler hakkında birkaç TV programı izledim de
hayata bakışımı yeniden masaya yatırdım. Bu kadar didinip durmak neye. Hepsi
bir karın doyurmak için değil mi, birkaç lokma ekmek, bir bardak çay?
Ailede iletişimi bozan TV’yi izlemesek ne kaybederiz. Onun yüzünden
alabildiğine kopuyoruz birbirimizden. Şimdi bir de internet canavarı giriyor
aramıza. Ellerdeki telefonlarında sohbetleri nasıl baltaladığını, tabletlerde
oyun oynayanların nasıl sanal bir dünyaya yuvarlanıp gerçek dünyadan
koptuklarını görmek gelecekte nasıl bir dünyaya dönüşebileceğimiz anlamak için
yeterli.
Bu dünyanın şimdikinden daha iyi olacağına dair bir ipucu bile yok. Bu yüzden
geleceğe dair kuşkularımız artıyor. TV’lerin halkı nasıl kışkırttığını, sanal
dünyanın nasıl organize edilerek kitlelerin yönlendirildiğini görerek,
geleceğimizin karartılmaya ne kadar müsait olduğunu, kötü niyetli odaklarının
bu araçları kullanarak neler yapabileceklerini anlıyoruz. Endişelerimiz
artıyor.
Bu modernliğin insanın yararına değil zararına, mutluluğuna değil,
mutsuzluğuna yol açtığını görmekteyiz.
Keşke bu gelişim olmasaydı da bunca insan mutsuz olmasaydı. Gelişen teknoloji silahlanma yarışına yol açıyor, bu yarış da daha çok mazlumun kanının akmasına yol açıyor.
Ben bu yazıyı yazarken TV açık, ama onun bana bir faydası yok, hatta zararı
bile var, yazdıklarımın derinleşmesini bile engelliyor. Tamamen bağımlılık
eseri. Ben bu yazıyı laptopta yazıyorum. Oysa el yazıyla yazsam da olurdu.
Belki de daha iyi olurdu.
Ahmet Kemal