Senin kuşların,
Benim gökyüzümde uçmaz mı hiç?
Fısıldamaz mı rüzgârın yağmuruma?
Ben böyle maviye bulanmışken
Yeşile kuşanmış bedenin
Toprağımda açmaz mı çiçeklerini?
Söylemez mi şarkılarını baharlarıma?
Ben böyle ayaza direnirken
Sus pus olmuş dilin,
Beyaz yatak gibi sayfalarımda konuşmaz mı?
Dökülmez mi şahikandan dizelerime?
Dil olmaz mı tercüme edemediğim duygularıma?
Ben böyle çığlıklarımı un ufak ederken
Gözlerimden taşmış gözlerin,
Çağlayan nehirlerimde durulmaz mı?
Yoldaş olmaz mı gemilerime bakışların?
Aydınlatmaz mı yolumu yıldızların?
Ben böyle apansız
Böyle hoyrat, güldür güldür akarken
O merhamet denizine bulanmış ellerin
Bedenimin tenhalarına uğramaz mı?
Sarmaz mı yaralarımı şifa olmaz mı?
Kucak dolusu boşluğuma ulaşmaz mı?
Böyle yara bere içinde,
Yatak döşek acilinde beklerken
Sıyrılsın artık tutsak duyguların,
Koynundan çek, çıkar acılarını
Meze ettiğin gecenin sofrasından
Ya uzat ellerini
Ya da o ellerle mühürle kapısını
Bir daha aralanmasın
Umut diye gözlerinde
Koşturmasın çocuklar böyle neşeli
Söyle kapımı çalmasınlar
Girmeyeceklerse içeri.
Yazarın
Sonraki Yazısı