"Günebakanları ot basmış;  köygöçürenler, sirkenler her yeri kaplamış; onları çapalamak lazım. Öğleden sonra gidelim tarlaya o  işlere bakalım" dedi annesi 

Tarla, köyden uzakta,ormanda  açma bir yerdi, Etrafı yüksek meşe ağaçları ile çevriliydi. Bir de tarlanın ortasında büyük bir meşe ağacı vardı, onun dibini ekmiyorlardı. Orayı, gölgelik yemek yeme, çay içme alanı olarak kullanıyorlardı.

Eşekle getirdikleri  heybeyi ve semaveri Gonca aldı, gölgelik meşenin dibine koydu. Annesi de  eşeği günebakanlara erişemeyecek şekilde ormandaki meşeye bağladı.  İyi burası güzel otlu, burada karnını doyurur diye düşündü.

Gonca ve annesi işe koyuldular, gerçekten sirken otu her yeri basmıştı. "Anne biz bilmiyoruz,  Elazığ'dan gelen öğretmenin annesi,  bu  sirken otlarından  yemek yapıyor. Biz bu sirkenleri yesek, bizim hiç çalışmamıza gerek kalmaz.  Baksana ne kadar çoklar " 

"Kızım lafı etmeyi bırak, işine bak. Bu günebakanlardan da yağ oluyor biliyor musun. Ne kakar çok çekirdek çıkarsa, bu kışın  o kadar çık  paramız olur.  Onun içinde güzel çapalayalım,  güzel çiçek açsınlar ve büyük tablalar olsun" dedi. 

 O  arada eşeğin sesi duyulur,  köye doğru kaçmaktadır. Annesi "Koş şu eşeği yakala" , sonra "Dur ben gideyim" der. Annesi eşeğin peşinden gider.

Gonca çapalamaya  devam eder,   bir süre sonra bir ıslık sesi duyar orman tarafından.  O yöne doğru bakar,  Paveli  görür ağaçlar arasında.  Pavel eliyle gelmesini işaret eder.

Ormanın hemen yanında dere vardır, el ele dereye inerler.

 Giderlerken Pavel anlatır:

"Sizin tarlaya  çapaya gideceğinizi  duydum, ben de hemen  ahıra gittim.  Hayvanlardan üvez sinekleri topladım onları kibrit kutusu koydum. Bilirsin o sinekler eşekleri nasıl ısırır. Onlarla geldim buraya,  evet hepsini eşeğinizin üzerine boşalttım.

Bana sadece yuları çözmek kaldı. Gonca güldü ve Pavelin yanağına bir öpücük kondurdu " Çaban güzel" dedi 

Eşek kaçınca ya sen gidecektin ya da annen. Annenin gitmesi iyi oldu. Buraya geldik, 

 Gökyüzü deresine geldiler,  yamaçları sık ağaçlık ve  kenarlar o kadar dik yükseliyordu ki, sizi ancak gökyüzünden bakanalar görebilirdi.  İçinden küçük bir  çay  akıyordu, kenarlarında küçük düzlükler vardı.  Bir   çimenliğe  oturdular, ayaklarını suya soktular.  Çimenlik;  loliumlar, üçgüller ve papatyalarla bezenmişti.

Gonca, papatyalar dan fal baktı; seviyor, sermiyor diye sayarken sevmiyor  çıktı. O zaman, şöyle bir Pavele baktı  Pavel de ellerini açtı ve göğe baktı "Tanrı şahidimdir ki seni seviyorum. Bak yukarıya sadece o görebilir bizim sevgimizi;  zaten kulları görmesin" dedi. 

 Sonradan seviyor çıkana kadar papatya falına devam ettiler. Çok güzel vakit geçirmişlerdi, ama devamının da güzel olması için Goncanın işine  dönmesi lazımdı. Pavel ve Gonca ele ele ormanlardan tarlaya döndüler, Pavel tarlaya çıkmadı, ormandan sevdiğinin yürüyüşünü izledi, mutluydu. 

Gonca, sevinçle işine koyuldu, hiç yorulmadan  çalıştı. Annesi gelene kadar  çapalamayı bitirmişti.

Annesi eşekle döndü  "Aferin benim kızıma hiç kaytarmamış, hem de çok güzel çapalamış,  artık günebakanlarımız bir kaç güne çok  güzel çiçek açarlar" dedi

Gonca, kendi kendine gülümsedi, mutluydu onun gönlünün  çiçekleri şimdiden açmıştı.

( 1976 Aşk Caba İster başlıklı yazı Herstory tarafından 12.01.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu