Dervişim Bir Şey Sorabilir Miyim?
-Dervişim bir şey sorabilir miyim? Merak ediyorum eşiniz
tarafından sevildiğinizi nasıl anlıyorsunuz? Ben sevilmediğimi anlıyorum. Bana
bu konuda yardımcı olur musunuz?
-Peki, öyle ise can dostum mesela ben eve gelirken, eşimin
suratı asık olur yemeği hazırlamaz, ben hemen mutfağa koşarım, öylesine güzel
bir yemek yaparım ki yiyen parmaklarını yer, lakin eşim yemez aç kalır sabaha
kadar, kıvranır. Dinlersen anı ayrılık kapısını aralıyor sanki. Ben, buna izin
verir miyim dostum. Ben eşimden uzak düşen kişi olarak, kendimi sanmadım hiç. Bendeki
gönül kulağı, aşkın nuru onda yok, o birleşmeyi tenle bilir, ben gönülle
bilirim. Tenle sarılmaya izin gerekirken, gönülde sevmek için kimseden izin
almaya gerek yok. Ben kendimi veya o kendisini testiye doldursa, denize dökse
ne kadar yer kaplar denizde? Bilen yok tartan yok. Rabbim kaldıracağım taşıyacağım
kadar yük verdi bana. Lakin eşim Rabbimin verdiğinden başka yükleri yükledi
kendisine. Ben aşkın sırrına ermek için ucu bucağı olmayan denizinde,
okyanusunda yüzerken onunla umutla yüzdüm o korkuyla benden aşktan kaçtı.
-Dervişim siz bu halde sevildiğinizi mi sanıyorsunuz?
-Sevilmek ne demek? Aşk dururken aşkla olunması gerekirken,
aşkla sevmeyen bunu düşünsün. Akıl mantık aşkla yan yana olmayınca sen şimdi
bunu böyle sandın. Gönül yanmaya koşarken, akıl yanaşamaz yanaşmak istese de, yanmak
akla göre değildir. Aşk her daim ümide götürürken, akıl bu yönde yanmakta
kaçarak ümitsizliğe sevk eder bu nedenle aşk gelince aklı kovar yerinde. Aşkla
olan yolundan dönmez, akılla giden bir süre sonra döner terk eder. Aşk kendi
yaratanın Allah C.C. olduğunu bilir, yanlışa götürmez, yolda bırakmaz
kendisiyle hakka yürüyeni yolda terk etmez. İçinde ne varsa olduğu gibi verir
saklamaz. Ben aşkla olduktan, bunlarla hakla olduktan sonra sevilen kim sen
karar ver.
-Aklımla karar verirsem olmaz, ancak senin gibi gönlümle
karar vermeliyim lakin ben buna da sahip değilim ki!
-Öyle ise aşk kapını çalınca, gel kapımı çal, bana cevabını
ver.
Mehmet Aluç