Ve o göksel gecelerde
Ne güzel ilahiler söylerdik
Süleyman sen geldin
‘Ol but-i serkeş’ dedim
‘Salmış cemalinden nikab’
Ölüm ölüm gezinsin
Kefen bezi örülsün
Toprak toprak dövünsün
Güzel sözlü İstanbul
Güzel gözlü kızların
Usulca konuveren
O semavi kuşların
Durur bir minberde gülüşür
Bir ekmeği kaç yoksulla bölüşür
Sevda kuşu aşk bekçisi güz çiçeği
Seninle başladık biz
Dünyazad senin adın
Sen geldin
Sözünü kudretli söyledin
Sensizlik ıssız bir karanlık kapladı çevremizi
O gün görkemli bulutlar gibiydi yüzün
Çoban kızı dedi ey şeyh söyle
Efendim devletli sultanım benim
Ey ülkeyi yakıp kavuran bulut
Senin burnun nerde
Bu ülkede her şey hazin
Bulutlar kuşkulu bakışlarla süzüyor birbirini
Yağmurlar ürkek bir ceylandır sürgit yağar durur
O sevgili nerde şimdi
Bir çiçeği utandırmadan sevmeli öyleyse
Ey Mecusi ey tüyü bitmedik yılan
Neden açılmadı bu kapı
Biz burada durup durmaktayız
Yıllar yılı buradayız sanki
Biz buradayız ve bunun adı isyan şimdi
Birbirimize sokulmuşuz
Soluk almaktayız sürekli
Biz buradayız ve ellerimiz bileklerimizden kesilmiş
Dudaklarımız kanlı
Bu umutla türküler söylüyoruz amma ne türküler
Sizi bekliyoruz utangaç ve saygılı
Ey Recai ey günsüz akşamlar
Ey şanlı bakışlar ve öğrenci kışlaları
Şehirden daha yeni döndüm bakışlar uzadı