Bu destan nasıl yazıldı. Bir zamandır ilgi uyuyordum Çanakkale’ye. Orta öğrenimde okurken devlet eliyle götürüldük ilk defa Çanakkale’ye o yıllarda üniversite gençliği Çanakkale’ye götürülüyorum. Ancak bir defasında götürülen üniversite gençliği türlü rezaletler çıkarmış, basın yoluyla bu olay kamuoyuna duyurulmuştu.
Vatanın her tarafında infiale yol açmıştı bu olay. O zamana kadar ötekileştirilen dindar gençlik vazifeye çağırılmış, millî Türk talebe birliklerinden yardım istenmişti. Ücretsiz yolculuk teklifiyle Çanakkale’ye getirilen MTTB liler vapurla karşıya geçirilerek resmi törene katılıyordu. Ancak bugünkü mevziler ve savaş yerlerinden öz4enle uzak tutukluyorlardı. Akşam dönüşü bazı arkadaşlar risk alarak demokrat parti tarafından yapılan büyük anıtı ziyarete gitmişlerdi. Ne var ki o zaman bu günkü gibi geniş ziyaret yerleri yoktu. Ne Çanakkale savaşları hakkında bir bilgi, ne ziyaretler ve bugünkü gibi gezicilere bilgi veren rehberler yoktu.
Ne bir film, ne belgesel. Adeta tarihimizden uzak yaşatılıyorduk. Zaten okullarda milli tarih yerine Avrupa tarihi öğretiliyor, kendi tarihimiz ise yabancı gözüyle ve aşağılayıcı bir üslupla okutuluyordu. O günü hiç unutamam. Bir şey anlamamış, götürülüşümüz nedenini kavrayamamıştık ancak gidişimizi bir nümayişe döndürmeyi ihmal etmemiştik. Bu yüzden de kısa zamanda bu imkân da elimizden alınmıştı.
Yıllar sonra Özal iktidara gelmişti. Nesillere milli şuur verme derdi baş göstermişti. Çünkü 12 Eylül darbesi savaşma seviş sloganıyla hareket etmiş, kız erkek ilişkisi teşvik edilerek okullar tam bir gayri meşru ilişki mekânına dönüştürülmüştü. Özellikle üniversiteler bu yaşamın laboratuvarı haline döndürülmüştü.
İşte bu ortamda idealizme dönüş zorunlu hale gelmişti. Ve yıllar geçti Çanakkale Japonların teşvikiyle idealiz asılama mekânlarına dönüşü türlü. Siperler kazıldı, aslına özenilerek- temsili meralar yapıldı. Yollar açıldı. Müzeler ihdas edildi. Esreler elden geçirildi. Törenler kentten savaş alanlarına taşındı. Bölge ağaçlandırıldı. Rehberler görevlendirildi. Çanakkale savaşlarına ait belgeseller yapıldı. Ardından filimler geldi. Okullarda Çanakkale tören ve kutlamaları teşvik edildi.
Bende artık yavaş yavaş bir destan fikri doğmaya başladı. Kutlamalarda bir edebiyat öğreteni olarak oldukça zorluk çekiyor, Akif'in şiirinden başka okunacak doğru dürüst şiir bulamıyordum.
Ve bende böyle bir destan yazma düşüncesi doğmaya başladı.
İLK İKİ BÖLÜM İlk önce yazıldı. Yayımladığım halde pek tutmadım. Yıllar sonra diğer bölümler ortaya çıktı. 12. Sınıfların ders yapmak istemediği saatleri böyle değerlendiriyordu. Sanırım daha sürecek. İçin o coşkuyla dolu.