Online Üye
Online Ziyaretçi
Dün millet kıraathanesindeydim. Kitap okumaya. Çabalıyordum diyorum mekân hiç de okumaya elverişli değildi. Çabalıyordum; çünkü atari oynayan çocukların gürültüsü, satranç oynayanların sesleri. Bir de benim gibi okumaya gelmiş emeklinin diyalog çabası beni okumaktan alıkoyuyordu.
Emekli beyefendi sözü cami görevlilerinin yüksek maaş almasına getirdi. Asgari ücretli maaşıyla kıyaslaması hoşuma gitmedi ama ona bir şeyler anlatmak istedimse de -amacı yalnızlığını gidermek olduğu için- bu mümkün olmadı, o konuyu başka noktalara getirdi. Diyaloğu benim yönlendirmemi engelledi. Ben de bir TV programında gördüğüm örnek din görevlisinin yaptıklarından ilham alarak bu yazıyı yazmaya karar verdim. Aslında bu konu dünden beri kafamı meşgul ediyordu.
Öğlen namazına giderken ıslanmıştım. Cami görevlileri ıslanan cemaati fark ederek her öğle namazından sonra okudukları Kuran-ı Kerim ve meali çalışmasını terk etmiş, öğrencileriyle ders yapmaya gitmişlerdi. Evet, yaz dönemiydi ve bu dersleri maaş dışı ücret karşılığı yapıyorlardı.
Şöyle düşündüm adam haklı mıydı? Hayır: O bir algının etkisindeydi. Papazların mali durumlarını, kiliselerin korkunç malvarlıklarını bilse dudağı uçuklardı herhalde. Ben bunu ona anlatamadım. Dahası aslında cami görevlilerinin fonksiyonlarının yalnızca namaz kılmak olmadığını bilseydi bunları söylemezdi.
Ama bugün cami görevlilerinin görev ve sorumluluklarını ne kadar yaptıkları tartışılır. Bence cami görevlileri yalnız namazda görevli değiller. Eskiden yaptıkları cenaze imamlığı da değil kast ettiğim. Cami görevlileri dinin görevlisidir, asıl adları da budur, ben sırf o arkadaşın etkisinde kalarak böyle söyledim.
Dinin görevlilerinin görev ve sorumlulukları o kadar fazladır ki eğer bu sorumlulukları taşırlarsa onların aldıkları maaş azdır bile. Onlar doğmamış çocuktan, okul öncesi ve öğretim çağındaki çocuklara, gençlere, yetişkinlere karşı, kısaca toplumun bütününe fertlerin her birine karşı sorumlulukları var.
Onların görevi peygamberin göreviyle aynı, dindar ve ahlaki nesillerin yetişmesinde, sağlam yuvaların kurulmasında, dinin toplumun her ferdinde ve cemiyet hayatında yaşanmasında sorumlulukları var.
Camiye çocuk oyun alanı kuran din görevlisinden, toplum içerisinde kanaat önderliği yapan görevliye kadar niceleri örnek din görevlisi tipidir ve aldıkları maaş sorumluluklarına nispetle pek az kalır.
Cemaati camiye çekmek, onlarla ilgilenmek, hastasını fakirini gözetmek, sağlıklı bir aile ve toplum yaşantısına yardımcı olmak onun görevi. Toplumsal problemleri çözmek, çevre problemlerine çözüm getirmek onun görevi. Mahallenin sorunlarına muhtarla birlikte çözüm aramak onun işi.
Ama "adam sende, bana ne, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" gibi vurdumduymaz tavırlarla, yalnızca ezan okumak ve namaz kıldırmak görevini yerine getirmekten başka bir şey yapmayan din görevlilerinin sorumluluklarını ne kadar yerine getirdiği tartışılabilir.
Çocukları camiden ve namazdan nefret ettiren, cami cemaatini bir an önce savıp kendi zevk ve sefasıyla meşgul olan din görevlisi tipi artık geçmişte bırakılmalıdır. Din görevlileri kendilerini iyi örneklere bakarak yeniden yapılandırmalı, tüm günün cemaatine adamalı, onların dini eğitimine çaba sarf etmelidir.
Gerekirse bu sorumlulukları üstlenen görevlilere – bir sendikanın talebi göz önüne alınırsa 8, 5 mesaisi dışında fazla mesai ücreti takdir edilmelidir. Ancak bu sorumlulukları almayanlar için bu görevden başka alanlara kaydırılarak fertlerin ve toplumun dini anlamda kaybedilmesine göz yumulmamalıdır.
Hemen şunu da söyleyelim peygamberi bir meslek icra edenlerin onu örnek alarak ücret taleplerinin olmamasını beklemek hiç de reel bir bakış değildir. Hele hele onların maaşlarına göz diken maksatlı görüşlerin algı olduğu unutulmamalıdır. Şimdilik bu kadar. Gerekirse bu konuya önemine binaen ilerde devam edilecektir. Kalın sağlıcakla.