İnsan hayal kurmanın önüne geçemez ama;
Anlatmanın önüne geçebilir
Ben anlatmanın da önüne geçemedim:
Dişçide beklerken, memurlardan birisinin odasının kapısı açık kalmış,
İçerden müzik sesi geliyor. Sezen Aksu, "Firuze"yi söylüyor.
"Bir gün dönüp bakınca düşler
İçmiş olursa yudum yudum yudum yıllarını
Ağla, ağla Firuze ağla
Anlat bir zaman ne dayanılmaz güzellikte olduğunu"
1983'e ilk dinlediğim zamanlara, üniversite yıllarına gittim.
Baharda, ıhlamurların altında oturmuştuk arkadaşlarla dinliyorduk, öyle çok şey anlatıyordu ki, Aysel GÜREL, Sezen AKSU gözlerim buğulandı.
Bu durumu sebebinin, gözüme gelen kavak polenlerinin olduğunu söyleyerek geçiştirmiştim. Çünkü o yıllarda, o yaşta ağlamak zayıflıktı.
Gözlerim buğulanırsa, artık yalan söylemiyorum.
Şimdi de buğulandı, yanımda oturanlar dişçiden korktuğumu sandı.
Dişçiyi düşünme yerine hayal kurmaya devam ettim. Bundan sonra ki yılları gözümde canlandırmaya çalıştım, pek bir şey gelmedi aklıma.
Önümden geçen hemşire yetişti imdadıma, şişliği önlemek için, bir hastaya buz götürüyordu.
Buz, hayalime yardımcı oldu;
Dedim "Dünyadaki bütün insanları aynı yaşlarında geçici olarak dondursam, sadece iki insan bıraksam"
O zaman, kalan bu iki insan yalnızlıklarından kurtulmak için beraber yaşamayı tercih ederler, belki de yeniden aşık olurlar diye hayal ettim.
O zaman ben de geri dönüp bakarım düşlerime
Bu sözleri okurum sevdiğime
"Kıskanır rengini baharda yeşiller
Sevda büyüsü gibisin
Sen nazlı bir çiçek,
bir orman kuytusu
Üzüm buğusu gibisin sen ... "