Tarih Boyunca İran Batı İran Ve İslam Dünyası

Yazılar
Tarih Boyunca İran
BATI İRAN VE İSLAM DÜNYASI
Bu üçlüye dikkat etmeli bütün dünya. Bütün dünyanın gözü önünde oynanan bu
tiyatroya dikkat etmeli? Bu oyunu sezmek, tam tahlil yapabilmek için bazı
önemli noktalara dikkat çekmek lazım. Öncelikle İran’ı tanımak, onun İslam
dünyasındaki tarihi rolüne dikkat çekmek gerek.
Büyük Pers İmparatorluğu’nun devamı olan İran Devleti Büyük Selçuklu Devleti
dönemini istisna sayarsak hep aynı ruhla yaşamıştır. Bu ruh ve fikir hep aynı
minval üzere devam etmiş ve bu güne dek gelmiştir.
Öncelikle İran’ın büyük Pers İmparatorluğunun, Kur’an-ı Kerim’de bir sure olan
Bizans’la çağın süper güçleri olarak dünyanın terk hakimi olmak için yaptıkları
savaşları konu eden Rum Suresini hatırlayalım. Aslen Mecusi: Ateşperest olan
İran’a karşı kitabi din sahibi Hristiyan Rumların galip geleceğini müjdeleyen
ayet bize o günlerin siyasi hareketlerini pek güzel anlatmakta.
Hristiyanlıkla birlikte bütün kitabi dinlere ve bilhassa İslam’a karşı büyük
direnç gösteren bu ateşperest dünya İslamlığı kabul etmeden önce de sonra da
pers imparatorluğunun hegamonik zihniyetini terk etmemiştir.
İşte bu günkü İran’ı anlamak için onun tarihine iyi bakmak ve onu bu zaviyeden
tahlil etmek gerekir. Yunanistan’ın Megola ideası gibi, İsrail’in Büyük İsrail
Devleti, ABD’nin Dünya jandarmalığı planları gibi İran’ın da büyük Pers
İmparatorluğu hayalleri onun genel siyaset anlayışında belirleyici olmaktadır.
Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail’in savaşları, günümüz İran’ın sürdürmekte
olduğu siyaseti anlamakta işaret taşı görevini sürdürmektedir. Hz Ömer zamanında
fethedilen bu topraklarda İslamiyet çok saf kalmamış kısa zaman sonra İslam’ın
iç ihtilaflarından kendisine bir yol bularak Şiiliği seçmiştir. Onun Şiilikte
bulduğu çıkış Sünni İslam’ı sürekli tehdit etmiş, İslam aleminin içinde bir
çıbanbaşı gibi sürekli kanayan bir yara halinde, İslam düşmanlarının da
istedikleri zaman kullanabildiği bir problem olmayı sürdürmüştür.
Osmanlı’yı sürekli tehdit eden bu Şii dünya onun Avrupa’yı tümden ele
geçirmesini engellemiştir. Ari ırkın bu en büyük gücü Müslüman olmuşsa bile
sürekli İslam’ın baş ağrısı olmuştur. Pers İmparatorluğu Rumlarla hâkimiyet
savaşı yaparken Şii İran sürekli İslam ülkeleriyle dalaşmıştır. Yavuz’la
Çaldıran savaşı yenilgisinden sonra bile rahat durmamış Kanuni döneminde yeni
saldırılarla Osmanlının başını ağrıtmaya devam etmiş, hatta 4. Murat devrinde
de bu savaşlarını kâh galibiyet, kâh mağlubiyetle sonuçlandırmıştır.
Aynı tavrı günümüz de de görmekte değil miyiz? Daha yakın zamanlarda Müslüman
Azerbaycan’ın aynı mezhepte olduğu halde yanında olmamış Ermenistan’la
ihtilafında karşı tarafı tutmuş, Karabağ’ın kaybedilmesine neden olmuştur.
Burada ABD, Rusya ikilisiyle menfaatleri örtüşmüş Ermenistan’ı bizzat
desteklemiştir. Aynı İran Batının İslam üzerinde oynadığı şer oyunların baş
aktörü olmayı tercih etmiş, önce Irak’la 10 yıl süren büyük Müslüman kırımına
neden olmuştur. Şimdi aynı İran Şii hinterlandını ABD’nin ona büyük bir
sevecenlikle terk etmesiyle Sünni İslam’a karşı cepheler açarak Sünni kıyımını
başlatmıştır. Gerek Irak, gerek Suriye’de açılmış cepheler onun işini
kolaylaştırmıştır.
Batının Dinler arası dialoğla Hristiyan alemini tek vücut kıldı. Avrupa birlik
çabaları da bu alanda büyük bir dönüm noktasını oluşturdu. Şimdi sıra İslam
aleminde büyük ayrılık nedenleri oluşturdu. Savaşlar artık Müslümanlar arasında
olacak diyen Kissinger ilk işaret fişeğini çoktan yakmıştı. Irak’ta yıllar
süren Saddam zulmünün faturasını Iraklı Sünni Araplara çıkarttı. Şimdi gün
geçmiyor ki bu bölgede bir mezhep ihtilaflı terör çıkmasın. Bir yandan da Suriye’de
Baas yönetimine karşı oluşumları destekleyerek bir cephe de orada açtı.
İran şimdi batının bu büyük oyununun baş aktörü olmak için elinden geleni
yapmakta yine her zaman ki gibi bu hak dinin baş ağrısı olmaya devam
etmektedir. Korkarım ki bu misyonunu uzun süre devam ettirmeye çalışacaktır.
Korkum budur. Sünni dünyadan kendisine uzatılan barış ellerine iltifat
etmemiştir hiçbir zaman da etmeyecek batının ve Israil’in ekmeğine yağ
sürecektir.
Ahmet Kemal