1 Derin Dünya Devleti Ve Toplumlar


Yazılar Derin Dünya Devleti ve Toplumlar


DERİN DÜNYA DEVLETİ VE TOPLUMLAR
Millet denilen varlık toplumsal şuur altıların baskısı altındadır ve geçmişte yaşanan her olay bu şuur altına yerleşmiş, aynı türden olaylar tekrarlandıkça şuur altı derinleşmiş ve kökleşmiştir.

İşte darbeler de böyledir. Ulusların hayatında tekrarlanan bu türden olaylar onların şuur altlarını işgal etmiş, orada kendilerine büyük yer edinmiş, adeta oranın misafiri veya işgalcisi değil ev sahibi, mukim gücü olmuşlardır. Uluslar da onları içselleştirmiş, kabullenmiş ve baş tacı etmişlerdir.

Özellikle İslam ulusları gibi itaati ideal prensip kabul eden toplumlarda, bu itaat kültürü yönetici erk yahut gücü eline geçiren her türlü otoriteye boyun eğmeği gelenekleştirmiştir.

Bu boyun eğiş giderek zulme rıza noktasına varmış, hatta kraldan çok kralcı olma deyimine yol açan bir davranış kültü oluşturmuş, güçlüden yana tavır alan belli bir kesim bu gücün arkasına sığınarak, onun adına toplumları ezmiş sindirmiş, özgürlük duygularını köreltmiştir. İttihat Terakki ve Kemalist diktanın arkasına sığınan CHP kültürü bunun tipik bir örneğidir.

Sizden olan idarecilere itaati emreden dinin bu kuralına uymakta o kadar riayet edilmiş ki," Allah’a isyanda kula itaat yoktur" emri unutulmuştur." Başınızda Habeşli bir köle olsa bile ona itaat ediniz" diyen Peygamberin öğüdü bu kadar benimsenmiş ki bu anlayış kayıtsız, şartsız itaate kadar götürmüş, Milleti inim inim inleten tüm baskıcı, zorba rejimlere ses çıkarılmamış, "küfre rıza küfürdür" emri unutulmuş, rafa kaldırılmıştır.

Darbeci, baskıcı, totaliter rejimlerde o kadar ileri gidilmiş ki kimse "kral çıplak" diyememiş, herkes yöneticilerin yanlışlarına tapınmaya onları kutsallaştırmaya zorlanmış, bunda da büyük miktarda başarıya ulaşılmıştır. Asırlarca tek Allah’a ve onun mukaddes değerlerine gönülden bağlı olan bu Büyük Millet puta tapıcılığa zorlanmış, mukaddesleri yerine, yeni kutsallara tapınmaya zorlanmıştır.

Bir zamanlar hakkın, adaletin ve mukaddes değerlerin vatanı olan bu topraklar zulmün, ayrımcılığın, haksızlığın, zorbalığın ve batıl düşünce ve şeytani değerlerin yurdu haline getirilmiştir. Devlet-i Aliye’nin gerileme dönemlerinde başlayan değerler aşınması git gide bozuk bir toplum oluşturmuş ve bu toplumların başına geçen zorba yöneticiler elinde tüm değerler alt üst edilmiştir.

Özgürlüklerin vatanı olan bu topraklarda zulüm hüküm -ferma olmuş, sistemleşmiş ve yıkılmaz saltanatını ilan etmiş, on yılda bir tekrarlanan darbelerle kendini yenilemiştir.

Bu darbeler Milletin şuur altını dozerlerle ezerek geçmiş, kendi istediği zemini iyice pekiştirmiş, halkı bir daha normal düşünemez hale getirmiştir.

Darbeler şuuraltını o denli yıkıp yok etmiştir ki bu ülkede İslam’a ait olan her şey yabancı ve hain damgası yemiş, İslam dışı, insanlık dışı, hukuk dışı her şey baş tacı edilmiştir.

 Bir zamanlar baştanbaşa adalet dolu bu ülke topraklarında bütün hukuksuz işlemler baş tacı edilmiş, hak hukuk yerlerde sürünmüştür. Dahası bu ülkenin ve bu milletin yararına olan her uygulama terk edilmiş, emperyalistlerin emirleri doğrultusunda her türlü ihanet yürürlüğe konulmuştur.

Bu her alanda derin bir strateji ile gerçekleştirilmiş, Millete rağmen, Millet için felsefesi bütün yönetici erki genel düsturu haline gelmiştir. Bu felsefenin en önemli uygulayıcılarından olan İnönü’nün itirafıyla: "Efendiler (Yönetici erke sesleniyor) ’unutmayın ki Millet sizin düşmanınızdır"‘diyecek kadar ileri varılmıştır.

Evet, bu yöneticiler Millet düşmanıdır, çünkü onlar Milletin asli unsuru değil, o Yüce Millete dışardan sokulan sinsi düşmanlardır, Sabataistlerdir, batı kölesi müstemlekecilerdir, batı uşağı ve batının körü körüne hayranı aşağılık mahlûklardır.

Düşmanlıkları gizlidir, ikiyüzlüdürler, sinsidirler, gizli işgalcilerin sadık köpekleridirler. Darbecidirler, zorbadırlar, küstahlıkta en ileri derecededirler, işgalci oldukları ülkelerde asli unsur olan milletlere alabildiğine zulüm etmektedirler. O ülkelerin en yüksek mevkilerine taht kumuşlar, ZORBA VE ZULUMLE BÜYÜK SERVET EDİNMİŞLER, SERVETLERİYLE DÜZENLERİNİ SAĞLAMLAŞTIRMIŞLAR, HER KÖŞE BAŞINI TUTMUŞLARDIR. ORDU ONLARIN ELLERİNDEDİR, EĞİTİM ONLARIN HZİMETİNDEDİR, DERİN DEVLET ONLARDIR.

Medyada büyük yer tutarlar, farklı sesleri çeşitli yaftalarla susturma çabası içindedirler. İnançlı insanları aşağılama yarışındadırlar. Köşe başlarını tutmuşlardır. Bir birlerine olanca desteği verirler. Gücü görünce çark dereler. Güce tapınırlar, kirli işler peşindedirler, entrikayı çok iyi, bilirler, uluslararası bağlantıları vardır. Kitle iletişim araçları ellerindedir onların.

Dünyanın neresinde olurlarsa olsun birbirleriyle irtibat içindedirler. Gizli dünya devletinin bir parçasıdırlar. Dünya derin devleti onlarındır. Deccal ’in askerleridirler. Her ülkede derin devletleri vardır. Her ülkede kirli işleri organize eden onlardır. Her ülkede kanlı terör örgütlerine destek verirler. Finans piyasaları onların emrindedir.

Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 19.9.2013
Yazılar Derin Dünya Devleti ve Toplumlar

DERİN DÜNYA DEVLETİ VE TOPLUMLAR
Millet denilen varlık toplumsal şuur altıların baskısı altındadır ve geçmişte yaşanan her olay bu şuur altına yerleşmiş, aynı türden olaylar tekrarlandıkça şuur altı derinleşmiş ve kökleşmiştir.
İşte darbeler de böyledir. Ulusların hayatında tekrarlanan bu türden olaylar onların şuur altlarını işgal etmiş, orada kendilerine büyük yer edinmiş, adeta oranın misafiri veya işgalcisi değil ev sahibi, mukim gücü olmuşlardır. Uluslar da onları içselleştirmiş, kabullenmiş ve baş tacı etmişlerdir.
Özellikle İslam ulusları gibi itaati ideal prensip kabul eden toplumlarda, bu itaat kültürü yönetici erk yahut gücü eline geçiren her türlü otoriteye boyun eğmeği gelenekleştirmiştir. Bu boyun eğiş giderek zulme rıza noktasına varmış, hatta kraldan çok kralcı olma deyimine yol açan bir davranış kültü oluşturmuş, güçlüden yana tavır alan belli bir kesim bu gücün arkasına sığınarak onun adına toplumları ezmiş sindirmiş, özgürlük duygularını köreltmiştir. İttihat Terakki ve Kemalist diktanın arkasına sığınan CHP kültürü bunun tipik bir örneğidir.
Sizden olan idarecilere itaati emreden dinin bu kuralına uymakta o kadar riayet edilmiş ki, Allah’a isyanda kula itaat yoktur emri unutulmuştur. Başınızda Habeşli bir köle olsa bile ona itaat ediniz diyen Peygamberin öğüdü o kadar benimsenmiş ki bu anlayış kayıtsız şartsız itaate kadar götürmüş Milleti inim inim inleten tüm baskıcı, zorba rejimlere ses çıkarılmamış, küfre rıza küfürdür emri unutulmuş rafa kaldırılmıştır.
Darbeci, baskıcı, totaliter rejimlerde o kadar ileri gidilmiş ki kimse kral çıplak diyememiş, herkes yöneticilerin yanlışlarına tapınmaya onları kutsallaştırmaya zorlanmış bunda da büyük miktarda başarıya ulaşılmıştır. Asırlarca tek Allah’a ve onun mukaddes değerlerine gönülden bağlı olan bu Büyük Millet puta tapıcılığa zorlanmış, mukaddesleri yerine yeni kutsallara tapınmaya zorlanmıştır.
Bir zamanlar hakkın, adaletin ve mukaddes değerlerin vatanı olan bu topraklar zulmün, ayrımcılığın, haksızlığın, zorbalığın ve batıl düşünce ve şeytani değerlerin yurdu haline getirilmiştir. Devlet-i Aliye’nin gerileme dönemlerinde başlayan değerler aşınması git gide bozuk bir toplum oluşturmuş ve bu toplumların başına geçen zorba yöneticiler elinde tüm değerler alt üst edilmiştir.
Özgürlüklerin vatanı olan bu topraklarda zulüm hükümferma olmuş, sistemleşmiş ve yıkılmaz saltanatını ilan etmiş, on yılda bir tekrarlanan darbelerle kendini yenilemiştir. Bu darbeler Milletin şuur altını dozerlerle ezerek geçmiş, kendi istediği zemini iyice pekiştirmiş, halkı bir daha normal düşünemez hale getirmiştir.
Darbeler şuuraltını o denli yıkıp yok etmiştir ki bu ülkede İslam’a ait olan her şey yabancı ve hain damgası yemiş, İslam dışı, insanlık dışı, hukuk dışı her şey baş tacı edilmiştir. Bir zamanlar baştanbaşa adalet dolu bu ülke topraklarında bütün hukuksuz işlemler baş tacı edilmiş, hak hukuk yerlerde sürünmüştür. Dahası bu ülkenin ve bu milletin yararına olan her uygulama terk edilmiş, emperyalistlerin emirleri doğrultusunda her türlü ihanet yürürlüğe konulmuştur.
Bu her alanda derin bir strateji ile gerçekleştirilmiş, Millete rağmen Millet için felsefesi bütün yönetici erki genel düsturu haline gelmiştir. Bu felsefenin en önemli uygulayıcılarından olan İnönü’nün itirafıyla: Efendiler (Yönetici erke sesleniyor) ’unutmayın ki Millet sizin düşmanınızdır ‘diyecek kadar ileri varılmıştır. Evet, bu yöneticiler Millet düşmanıdır, çünkü onlar Milletin asli unsuru değil, o Yüce Millet dışardan sokulan sinsi düşmanlardır, Satanistlerdir, batı kölesi müstemlekecilerdir, batı uşağı ve batını körü körüne hayranı aşağılık mahlûklardır. Düşmanlıkları gizlidir, ikiyüzlüdürler, sinsidirler, gizli işgalcilerin sadık köpekleridirler. Darbecidirler, zorbadırlar, küstahlıkta en ileri derecededirler, işgalci oldukları ülkelerde asli unsur olan milletlere alabildiğine zulüm etmektedirler. O ülkelerin en yüksek mevkilerine taht kumuşlar, ZORBA VE ZULUMLE BÜYÜK SERVET EDİNMİŞLER, SERVETLERİYLE DÜZENLERİNİ SAĞLAMLAŞTIRMIŞLAR, HER KÖŞE BAŞINI TUTMUŞLARDIR. ORDU ONLARIN ELLERİNDEDİR, EĞİTİM ONLARIN HZİMETİNDEDİR, DERİN DEVLET ONLARDIR.
Medyada büyük yer tutarlar, farklı sesleri çeşitli yaftalarla susturma çabası içindedirler. İnançlı insanları aşağılama yarışındadırlar. Köşe başlarını tutmuşlardır. Bir birlerin olanca desteği verirler. Gücü görünce çark dereler. Güce tapınırlar, kirli işler peşindedirler, entrikayı çok iyi, bilirler, uluslararası bağlantıları vardır. Kitle iletişim araçları ellerindedir onların.
Dünyanın neresinde olurlarsa olsun birbirleriyle irtibat içindedirler. Gizli dünya devletinin bir parçasıdırlar. Dünya derin devleti onlarındır. Deccal ’in askerleridirler. Her ülkede derin devletleri vardır. Her ülkede kirli işleri organize eden onlardır. Her ülkede kanlı terör örgütlerine destek verirler. Finans piyasaları onların emrindedir.

Ahmet Kemal
( Derin Dünya Devleti Ve Toplumlar başlıklı yazı EDİP GÜL tarafından 16.06.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.