MÜSLÜMANLAR VE İLİM 2
İslam, Cehalet ve Toplumun Eğitilmesi
İlk yazımızdaki sorunları halletmenin yeri, toplumu top yekûn eğitime alan en önemli mekân olan Cami’yi ele alacağız.
İslam’da
eğitim de toplumun tüm edimlerinde olduğu gibi Cami’yi merkeze
almaktadır. Bu Peygamberimiz (s.a.s.) ’in başlattığı eylemdir ve ilk
örnek uygulamayı en esaslı şekilde O’nun hayatında görüyoruz.
Peygamber mescidinde en önemli faaliyetlerinden biri ve başlıcası eğitimdir. İlk emri ‘Oku’ olan bu dinin peygamberini Allah Cebrail (As.) rehberliğinde eğitmiştir. Peygamber (a.s..) da Ashab-ı Kiram' (r.a.)ı eğitmiş, her birini daha büyük toplulukları eğitecek büyük eğitmenler olarak yetiştirmiştir. Bu eğitimin mekânı Mescid-i Nebevidir.
İslam Tarihi boyunca İslam’ın eğitim merkezi hep mescidler olmuş, müstakil medreseler açılsa bile mescidler bu fonksiyonunu sürdürmeye devam etmiştir. Ayrıca bu medreseler de merkezine mescitleri almış eğitimin olmazsa olmazı haline getirmişlerdir.
Buradan da anlaşılıyor ki İslam’da ilim ibadetten ayrılmayan onun omurgasını oluşturan bir olgudur. Çünkü İslam’da her şey Allah’ın rızasını kazanmak içindir.İlimsiz ibadet olmaz, ibadetsiz ilim bir fayda sağlamaz. İşte İslam’da mescitle medreseyi buluşturan ana öğreti budur. Çünkü İslam’da bir saat tefekkür bin saat nafile ibadetten hayırlı sayılmıştır.
Müslüman toplumlarda ilmin özel bir mekânı yoktur aslında. İlim her yer ve zamanda sürdürülmektedir. Öğrenmede kişi ayrımı da yapılmamakta, herkesten her an bir şeyler öğrenme çabasındaki fertler birbirlerini eğitmede rol almaktadır. Bu eğitim seferberliği İslam’ın ilme verdiği değerdendir. İslam eğitimi ‘beşikten mezara bir süreç ‘olarak kabul etmektedir.
Gerek Emeviler, gerek Abbasiler, gerekse Osmanlılar eğitimi bu zaviyeden ele almış, eğitimi bir ibadet olarak görmüştür. Ümeyye Camii ve diğer ünlü camilerdeki ilmi tartışmaların ilim alemindeki önemini düşünürsek ibadet mekanlarıyla eğitim kurumlarının iç içe olduğu gerçeği ortadadır.
İşte eğitimi ladinilikten kurtarmak geniş halk kesimlerine mal etmek, gençliği ahlak ve maneviyattan yoksun yetişmekten korumak için yapılması gereken en önemli iştir. Bu iş aciliyyet kazanmaktadır. Şer güçlerin her türlü araç gereçle saldırdığı din, ahlak ve maneviyat ancak bu şekilde kurtarılabilecektir.
Ayrıca önceleri kıraathane: okuma evi olarak kurulan kahvehanelerin aslına irca edilmesine ihtiyaç aşikârdır. Kahvehanelerde şiir ve sanat sohbetlerinin yapıldığını hatırlarsak Osmanlı medeniyetinin gelişim odaklarının ne denli çok yönlü ve çok merkezli olduğunu biraz olsun anlayabiliriz.
Camiyle mektebin barıştığı bir eğitim ve ibadet anlayışı ülkeyi baştanbaşa yeniden imar edecektir, ahlaklı bir neslin yetişmesine ortam hazırlayacaktır.
Ahmet Kemal