“Seni Alemlere rahmet olarak gönderdik”. Diyen Rabbimiz, kainatı onun kutlu yüzü suyu hürmetine yaratmıştır. Daha peygamberlik nuru verilmeden önce bile, dost, düşman ittifakla kabul ettikleri, "emin insan" örnek şahsiyet Rasülullah Efendimizi tanımak mecburiyetindeyiz.

Geçmiş ve gelecek adına, dünya ve insanlığın maddi, manevi karşılaşacağı her olay ve hadiseyi bir televizyon aynasında seyrediyormuşçasına, bir - bir haber veren ve verdikleri aynen gerçekleşen bu yüce kameti tanımak ve tanıtmak mecburiyetindeyiz.

Kendisi veya dünyası için çıkar peşinde olmayan, elinin tersiyle önüne serilmek istenen her teklifi reddeden, ”Bir elime güneşi bir elime ayı koysanız ben bu davadan vaz geçecek değilim” diyen. Yalnız ve yalnızca ümmetini düşünen ve “ümmeti - ümmeti” diye inleyen bu kurtarıcıyı iyi anlamak mecburiyetindeyiz.

Üst üste yığılan meselelerin, dertlerin diz boyu olduğu felaket ve fenalıkların kol gezdiği, labirentli çıkmaz yollarda, insanımızın avare- avare dolaştığı bu asrımızda, ona ne kadar muhtaç olduğumuzu iyi bilmek mecburiyetindeyiz.

Bir batı'lının dediği gibi, aşılması imkansız içinden çıkılması mümkün olmayan asrımızın müşkülatlarını, halledecek, tere yağından kıl çeken inceliğinde çözebilen Hz Muhammed (S.A.S) Efendimize ne kadar muhtacız. Dediği bu Nebi'yi iyi analiz etmek mecburiyetindeyiz.

O, döneminde bir avuç kutlu insanla imkânsızı başardı. Dünyanın en güçlü ordularını dize getirdi. Adaleti tahtına oturttu. Olmaz, onulmaz bedevi denilen Hz Vahşi misali insanların Sahabe mertebelerine yükselmesine vesile oldu.

Başlarında değirmen taşları gibi taşlar döndürüldü. O mübarek insanlar insanlık dışı her türlü akla hayale gelmeyen iftira, acı, ıstırap, entrika gibi baskılara maruz bırakıldılar. Ama onlar yılmadı ve de PEYGAMBER'LERİNİ yarı yolda bırakmadılar. ALLAH’ tan başka beklentileri yoktu. ALLAH (CC) ü bize yeter dediler ve o yüce mertebeye erdiler.

İnsanlık onun nurlu davası sayesinde gerçek yerini buldu. Kadınların insan olup olmadığı tartışılan o zamanın dünyasında, insanların bir meta gibi satıldığı çağda, “Cennet anaların ayağı altında” diyerek, ona en büyük payeyi vererek, tüm insanlık dışı tapuları yıkıyordu.

Ümmi denilen Resûl, adeta Fizik, kimya Matematik, astronomi diliyle konuşuyor, verdiği şifreler tavsiye ettiği metotlar sayesinde yeraltı ve yerüstü bütün cihanın kapıları açılıp, insanlığın emrine sunuluyordu. İnsanlık, ”Saadet asrı'nın” parlayan kutup yıldızları sayesinde, gelecek adına kurtuluş reçetesini onlardan öğreniyordu.

HZ Ömer’e hitaben, ”Ya Ömer istemez misin? Dünya onların olsun, Ahiret bize yeter!” Diyordu. Çünkü onun dünya nimetleri ve makamları konusunda bir beklentisi yoktu. Tek düşüncesi Rabi’min hoşnutluğu ve "ümmetinin İmanını" saadeti selamette görmekti.

Dünya presler, ikiyüzlü riyakârlar, içi, dışı kararmış maskara münafıkların bunu düşünecek ne kapasiteleri vardı, Ne de o konuda bir istekleri. Onların varsa yoksa tek düşünceleri, nefsanî arzu ve zevkleriydi. Diğer insanlar onların umurunda bile değildi.

O kutlu insanın gelmesiyle dünyamız nurlandı. Ufuklarda nazenin çiçekler açtı. Sineler karanlıklardan ve zülümatlardan kurtuldu. İç sıkıntılara, aile içi şiddetlere, sevgisizliğe, yönetimlerdeki dengesizliklere, ağlayan ve ağlatılan mazlumlara, abu hayat yaşam hakkını onlara sunan, dert insanı çare olmaya geldi.

Bugünkü dertlerimizin Derman’ı da sende, İnleyen ümmetinin birbirine düşman edilmiş, paramparça müslümanların kurtuluş reçete’side sende Ya Rasulullah.

Dünyanın dört bir yanında dağınık, paramparça yaşayan, ezilip kakılan, çocuklarının üzerine bombalar yağdırılan, adeta feryatları semayı delen bu asrın insanlarının da sana ihtiyaçları var, halimizi gör, Ya Rasulullah.

Halimize derman, gözlerimizde ferman sensin, gelecek neslimizin imdadına yetiş, bizi tekrar dirilişe sevk eden sahabe’i ikramı dirilttiğin gibi, o kutlu dirilişin lütfunu, Rabbimizden bizim içinde iste Ya Rasulullah.

Kafalarımız karışık hallerimiz dağınık, on beş asır uzak yollardan geliyoruz. Yorgun, bitkin biçareleriz. Hangisine gireceğimizi bilemedik hak ve hakikat zannettiğimiz bu yollarda ısrarla yürüyoruz, bize tekrar tercüman ol Ya Rasülüllah.

Biz kışta geldik gidiyoruz, sizler cennet asa baharlarda geleceksiniz diyen üstat  Bediüzzaman gibi, bu dağınık halimize rağmen ümit varız. Rabbim bizi sana mahcup etmesin Ya Rasülüllah.

Yüce Rabbi’m bu Mevlit kandili hürmetine, senin hatırına, şu İslam dünyasının içler acısı haline derman olsun. Cümle Müslümanlara, kemal-i iman üzere yaşamayı ve o iman üzere huzuruna varma saadetini bahşetmesini niyaz ediyoruz.

Mübarek Mevlid kandilinizi kutlar, hayırlara vesile olmasını Rabb'im den temenni ederim.

Ahmet Ali Canbaz 23/09/2023
( Asrın Dertlerinin Devası Efendimiz başlıklı yazı Ahmet Canbaz tarafından 23.09.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu