SULTAN’IN SON ŞEHZADESİ
Yazılar Sultan'ın Son ŞehzadesiSULTAN’IN SON ŞEHZADESİ
Bu tabir bir yabancı medya organı tarafından Özal için sarf edilmişti. Şimdi ben bu tabirin en çok Recep Tayyib Erdoğan’a yakıştığını düşünüyorum.
Her sözü fırtınalar koparıyor Şehzade’nin. Çünkü O bu ülkenin yüzyıllardır bastırılmış vicdanıdır. Çünkü o yıllardır süren korkunç zulme başkaldırıdır. Bu başkaldırıda yalnız değildir O. Bu davranış tarzında onunla aynı duyguları paylaşan sessiz yığınlar var. O şimdi sessiz yığınların sesidir.
Onun için bu kadar cesur, bu kadar yüreklidir. Onun için bu denli gözünü kırpmadan yılanların, çıyanların işgal ettiği meydana atılmaktadır. O sessiz yığınların sesini yüreğinde duymaktadır. Yüreğinin en derin yerinde bir ses ona yürü korkma meydan senin diye seslenmektedir.
İşte O bu sese kulak vermektedir. Bu ses ona yaradılış misyonu yüklemekte, o da bu sese can-u gönülden uymaktadır. O bu görev için yaratıldığını düşünmektedir. Doğru düşünmektedir ve en doğrusunu yapmaktadır. Onun yaşadıklarını bilmeden, onun duygu ve düşünce dünyasına aşina olmadan yaptıklarına anlam vermek imkansızdır.
İmam-Hatip Okulu mezunu bu insanın hangi duygu ve düşüncelerle yetiştiğini bilmeden yorum yapmak bizi yanılgıya uğratacaktır. Hele yakın geçmişte halka yabancı, hatta düşman yöneticilerin yaptıklarına bakarsak diyebiliriz ki o aslında mazlumların sesidir, ses olmakla da kalmamış gücü haline dönüşmüştür. Mazlumların zalimlerden intikamını alma iradesi desek yanlış söylemiş olmayız.
Dahası o doğu batı dünyaları arasında yüzyıllardır sürdürülen gizli ve açık büyük savaşın rövanşını alan bir kahramandır. Onun içinde sözünü sakınmak şöyle dursun eylemlerini de yeri ve zamanı geldikçe yürürlüğe koymaktadır. O doğunun öç alışıdır. O doğu İslam dünyasının diriliş elçisidir. O mazlum ve masum dünya halklarının sesidir.
Zulüm haddini aşmıştır. ''Küfr ile devlet daim olur amma zulm ile devlet asla daim olmaz'' fehvasınca bu haddi aşan zulmün daha fazla sürmesi imkânsızdı. Sessiz ve derinden inleyen dünya halklarının bir kurtarıcı beklediği bu zamanda onların duygu ve düşüncelerine tercüman olan bir lider var artık.
O dünyayı kurtarmaya soyunan bir Donkişot’tur belki de ama olsun sonuçta doğru yoldadır ve yel değirmenlerine değil gerçek düşmana karşı savaşmaktadır. O bu yolda yalnız değildir. O yüzyıllardır süren zulme başkaldırmış bir kahramandır.
O bir dünya lideridir ve bu liderlik ona rastgele bağışlanmamıştır. O bu noktaya adım adım varmıştır. O bu milletin ve tüm mazlum dünya milletlerinin makûs talihini geri çevirecek tek insandır.
O Osmanlı Padişahı Sultan Abdülhamit’in geç gelen şehzadesidir. Bu geç geliş te bir tesadüf değildir; aslında tam zamanında gelmiştir.
Bu geliş mutlu bir başlangıç olmuştur ve geri dönüşü yoktur. Kazanımlar terk edilmeyecektir. Geri dönülmeyecektir. Çünkü bu noktaya kolay gelinmemiştir. Bu kale kolay feth edilmemiştir ve bir daha asla düşmana geri verilmeyecektir.
Onun için bu kadar pervasızdır Başbakan. Onun için gözünü budaktan sakınmamaktadır. Onun için tüm engelleri aşmaya kararlıdır.
Ahmet Kemal