Ya Resulallah!
Gözümle görmedim seni sesini hiç duymadım
Görmüş mü diye göze, ‘kaş’a sorarım seni.
Şeytan vesvese verdi hatrın için uymadım
Şükrederek yediğim, ‘aş’a sorarım seni.
Seni gören ashabın ne kadar mutlu imiş
Ölçü İslâm olunca her şey hudutlu imiş
Görmeden iman eden ümmet umutlu imiş
Cezbe halinde sanıp, ‘keş’e sorarım seni.
Biliyorum; o mel’un şeytan sana bürünmez
Şenin şekline girip ‘sen’miş gibi görünmez
Tedbîren her rüyanın peşi sıra yürünmez
Yakaza ve rahmani, ‘düş’e sorarım seni.
İlk vahiy geldiğinde Hıra olmuştu mekân
Sana ilk inanan Hatice cennetmekân
Sana düşman kesildi Leheb, Cehil feşmekân
Hıra’dan parça diye, ‘taş’a sorarım seni.
Senin kendi kabilen hicrete mecbur etti
Ebubekir sâdık dost, yoldaştı sana yetti
Sevr’de siz bekliyorken melekler hep gözetti
Gördüğüm güvercine, ‘kuş’a sorarım seni.
Namaz Mü’mine miraç onda eğilir başlar
Rab’biyle bu sohbette gözden dökülür yaşlar
Bilerek kılmıyorsa Cehennem onu haşlar
Secdedeki kullarda, ‘baş’a sorarım seni.
Engellilik imtihan sabredene ödül var
İsyankâr olunursa olur dünyaları dar
Diğer uzva verilir hem de fazlası kadar
Ahraz ile âmâ’ya, ‘şaş’a sorarım seni.,
Bir ümitle ağlarım adınla coşa coşa
Yüce dağlar düz gelir ararım koşa koşa
Sevgin gönlüme sığmaz hem doluya hem boşa
Toprağı elle eşe, eşe sorarım seni.
B e h l ü l! feryadı buysa, nağmesi olsa sazın
Bestelenip okunsun duyulsun bu avazın
Baharın hep kış oldu, Peygamber’im hem yazın
Seni hatırlatır ki, kışa sorarım seni.