Şiir kadar türkü de var bende Sami hoca,
Gezdim Anadolu'yu bir uçtan öbür uca,
Kıspetini giymeden neden çıkarsın maça,
"Bilir misin bunu da "Hop terelelli havası"
Hiç kimse su dökemez şu cimbomun eline
Yazıksın çok üzüldüm, beşiktaşın haline,
Perişanı yaşarsın oy deline deline!
Fenerde mi üçledi, be Allah'ın kovası.
Sarmasaydın başına bu püsküllü belayı,
Gülmekten çatlatırım zor bulursun helayı,
Daha da uslanmazsan okuturum selayı,
Dört kolluyu yüklenmek işin biraz cefası.
"Kuluçkaya çok gülmüş, selam söyle Adem'e,
Kafamı kızdırmasın bakmam valla kıdeme,
Kırarım bir yerini ben hastayım bademe :)
Onda kariyer varsa, bende ki kupa ası :)
Ha bire roman yazar, işi gücü bırakmış,
Sanki Kara denizde koca gemiler yakmış,
Çalışıp didinmekten iki avurdu çökmüş,
Hele kitabı bitsin, gelir elbet sırası."
Ne olmuş suratıma, ipek gibi yüzümüz,
Tuzlamasak olur da acı bizim özümüz,
Uyuz varsa tanırız sağlam iki gözümüz,
Bilmem sende ki inat acep neyin kafası.
"Tabancamun sapıni, gülle donatacağım"
Arada bir şiire türküler katacağım,
Haçen seni yerinde çalıp oynatacağım,
Türkü bilirim diye verdin ya bana pası.
Kalemim yürektedir, kolay değil tükenmez,
Ozan dediğin adam, laf yok diye yakınmaz,
Sözü dilin ucundan akıtmaya sakınmaz,
Daha da celallenir, hızlanır her defası.
Güldürme beni n'olur, abondone olmuşsun,
Sen öldürdüm sandın ya, cehenneme gelmişsin,
Hele dinle kendini belki de sen ölmüşsün,
Yıkamaya gelecem hazırla suyu tası.
Aşk gözlerde başlıyor, nerden bilcen sen dedem,
Al bastonu eline, otur yerine madem,
Güzelçamlı dağında daha dolmadı vadem
Sen büzdüysen neyleyim çekemem senle yası.
Yine de evlenirsen ben alacam pastanı,
Düğünü anlatmaya yazar iken destanı,
Eğer gelin kaçarsa sen giyersin fistanı :)
Adamlık bende kalsın var mı bunun dahası?
İstanbul'da yaşarken az kıskanmadın beni,
Sonunda Ege'mize çevirdin ya dümeni,
Temiz hava bol gıda, palazlamış demini,
Yaşamanın tadından aldın sende hevesi.
Harfler sıraya girmiş haydi usta diyorlar,
Patakladın adamı Sami yasta diyorlar,
Yine her defa gibi çıktın üste diyorlar,
Sen sefanı sürerken o derdine yanası.
Artık göbek kalmadı, fıkır fıkır kaynarım,
Hem semahı dönerim hem de zeybek oynarım,
Seni yenmek her zaman medarı iftiharım,
Her yumruk darbesinde geliştiririm kası :)
Mangal benim branşım, sana kalsın tantuni,
Ama çok fazla yeme kirletirsin altını,
Ben ozanca yazdıkça kaptırdın sen tahtını,
Adımı haykırıyor, bütün sitenin sesi.
Yirmi iki yumurta vız gelir inan bana,
Çok şükür sıkıntım yok sana çatmaktan yana,
Tuş olduğun zamanlar kına yakarım kına :)
Bendimi her aşmamda desinler bana asi.
Hindi gibi düşünmem dakikada yazarım,
Her hece her dizede fikayakanı bozarım,
Peynir ekmeksin bana sanma sana kızarım,
Varsın kalemin desin "Yesin onu ninesi"
Sami'de benim için, vallahi bidenedir,
Gönlüm her zaman onu taşlamaktan yanadır,
Ben sitenin babası, o sitede dededir,
Bazende bebek olur, her dem hazır maması.
Ben malzeme aramam o kendisi geliyor,
Doğaçlama yazarım bunu herkes biliyor,
Bilirim hocam şimdi göz yaşını siliyor,
Onaylı, tescillidir Mehmet Fikret markası.
"Uzun uzun kamışlar, ucunu boyamışlar"
Bana kafa tutanlar hep zokayı yemişler,
Sonunda naçar kalıp cenneti boylamışlar,
Gözyaşına boğulup verirken son nefesi.
Yirmi iki olacak mahlaslı kıtamızda,
Yıkayım ellerimi yine Sami temizde,
Allah çene vermişse tükenir mi laf bizde?
Sami hocam okurken yandı pilav tavası.
Kul Fikret hep yenecek kışa, bahara, yaza,
Daha ne söyleyeyim senin gibi uyuza,
Komut verdim beynime, daha daha da toza,
Boşa vermedi bana, "Cemal Safi" mahlası.
Mehmet Fikret ÜNALAN (Kul Fikret)
11 Aralık 2023 Saat 01.30
Güzelçamlı/Kuşadası