Bir zamanlar uzak diyarlarda, yemyeşil ormanların ortasında, adaletin ve eşitliğin hüküm sürdüğü bir krallık vardı. Bu krallık, "Adaletin Krallığı" olarak bilinirdi. Krallık sakinleri, birbirine saygı gösterir ve yardımlaşma ruhuyla dolup taşarlardı.
Bir gün, Adaletin Krallığı'nda tuhaf bir olay gerçekleşti. Gökyüzünden altın renkli bir kuş iniverdi ve tüyleri ışıl ışıl parlıyordu. Krallık halkı, bu özel kuşun bir armağan getirdiğine inandı. Altın Kuş'un dilini anlayabilen tek kişi, Krallık bilgesi Mirza Bey'di.
Altın Kuş, Mirza Bey'e şöyle dedi: "Adaletin Krallığı'nda herkes eşit ve adil yaşamalıdır. Ancak, benim getirdiğim özel bir hediye var. Bu hediye, bolluk ve bereketin sembolüdür. Ancak, bu hediyeyi adalet içinde paylaşmadan önce, Krallık halkının kalbinin temiz olup olmadığını test etmemiz gerekiyor."
Mirza Bey, halka şöyle seslendi: "Altın Kuş, adaleti ve paylaşımı simgeliyor. Ancak bu hediyeyi almak için her birimiz daha iyi bir insan olmalıyız. Kendi kalbimizi kontrol etmeli ve başkalarına yardım etmeye hazır olmalıyız."
Halk, bu sözleri duyduktan sonra birbirlerine yardım etmeye, daha anlayışlı ve sevgi dolu olmaya karar verdi. Herkes elinden geldiğince ihtiyaç sahiplerine yardım etti, birbirine destek oldu
Altın Kuş, bu değişimi gördükten sonra sevinçle şöyle dedi: "Adaletin Krallığı'nın halkı, gerçekten de adaleti kalplerinde bulmuş durumda. Şimdi, bu hediyeyi size emanet ediyorum. Bu altın tohumları ekin, bereketinizi paylaşın ve adaleti yaşatın."
Krallık halkı, Altın Kuş'un getirdiği altın tohumları ekti. Toprak cömertçe karşıladı ve kısa sürede krallığın her köşesinde altın ağaçlar yetişti. Krallık daha da zenginleşti, ancak en önemlisi halk arasındaki sevgi, saygı ve adalet daha da güçlendi.
Ve böylece, Adaletin Krallığı'nda herkesin kalbi temiz, paylaşım bol ve adalet hakim oldu. Altın Kuş, sadece bir kuş değil, krallığın değerlerini simgeliyordu. Ve masalın sonunda, krallık halkı hep birlikte mutlu bir şekilde yaşamaya devam etti.
Yazan: SagirZadeOzaN
Yazarın
Sonraki Yazısı