elim acıyor tahtalarına vurmaktan, cüssesi cüceleşmiş günlerin
ayağıma göre değil örtündüğüm düşler...iki eyvah arası teneffüslerimde dar nefesler...kurutulmuş aydınlıklarımda gün yüzü özlemi...
bir şehri taşısam diyorum
şu kadarcık düşüme
tutup denizinin bir ucundan,
çekip alsam kıyıma
kucak kucak tuzlasam sığını
Akdeniz olsa...
ızgara balık olsam,
denizinde sonra
masasında tahinli piyaz
kadehinde buz
suyunda halkalansa sil baştan sevdam
bulutsuz mavisi değse göğün,
solmaz yeşilime
manzarasını düzenlesem,
kuş bakışlarının
Akdeniz defnesi koksa düşlerimin,
cümle kapısı
yaprağını çiğnese ,
suskun kahinlerin yüz buruşuğu
Dafniyi özlese Apollon,
bir kez daha,
ölümsüz olsa aşk
güneşim aç ,açık
gecem yıldızlı
olmaz ya !
her sabah güneşimi
dört yönümden doğursa ,
pazen gecelikli gece
sevinse traşsız yüzümün tebessümü
sevinse dekolte bir mevsimin,
yarı çıplak duyguları
kırışmış dünümü düzeltse,
öperek uyandırılmış yalnızlığım
kum elese ölü deniz kabuklarım,
kumdan saraylarımın selamlıklarına
kuş sütü sağsa çoğalttığım hiçler,
gönül soframa
aynı dili konuşan tene dokunsa,
yapmacık nazım
sağ omuzu düşse,
güleç yüzlü gölgemin
görmemiş gözlerim küçülse ,
mahçup hoşluklarımda
erise sıcağımda mührüm
çığlıklansa aksansız dilim,
yankısız boşluklarımda