FAZLADAN UMRE VE NAFİLE HAC
Adam bir Hac yapmış, birkaç da Umre. Hala Hac ve Umre peşinde. ‘Sana ne oluyor be adam’ diyeceksiniz. Öyle değil. Eğer maksat Allah’ın rızası ise Allah’ın rızası bunda değil. Eğer o büyük önder Peygamber Efendimiz (AS) in izinden gidiyorsak bu yaptığımız doğru değil. Bu yaşadığımız din onun dini değil.
Neden diyeceksiniz. Bir kere Efendimiz hayatında öyle çok fazla Umre ve Hac yapmış değil. Hudeybiye antlaşmasıyla Mekke’yi ziyaret etmeden dönen Efendimiz as. Mekke Fethinde bir Hac ve bir de Veda Haccı olmak üzere iki Hac yapmıştır. Gelgelelim bizim Hacı Efendi Hac üstüne Hac, Umre üstüne Umre yapıyor, kendisini ziyaret edenlere kasım kasım anlatıyor, bilmem kaçıncı haccını, ilaveten bilmem kaçıncı umresini yaptığını anlatıyor da anlatıyor.
Diyanet İşleri Başkanı da Haccın konfora kurban edildiğini, şeklin öze, görüntünün manaya, cesedin ruha feda edildiğini anlatıyor. Aslında Haccın bir mana, bir ruh olduğu, bir erdem ve ahlak eğitiminin oluşması gerektiğini ilave ediyor.
Nerede? Biz Haccı ve Umreyi bir turistik gezi yapmada birbirimizle yarışmakta, nefsi öldürmesi gereken ibadetlerin onu daha fazla kuvvetlendiren bir eylem haline dönüştüğünü acı acı müşahede etmekteyiz. Nerede kaldı nefisle mücadele. O büyük Peygamber savaştan dönen Sahabeye ‘Küçük Cihat’tan Büyük Cihat’a geçiyoruz' dediğini düşünürsek, bu mukaddes ibadeti ruhuna aykırı bir hale sokmak, VIP Hac yarışına girmek İslam’ın ruhuna ne kadar uymaktadır.
İbrahim Ethem (k.s.) nafile hacca giden bir Müslümana söylediği şu sözler ne kadar manidardır.’ Eğer maksadın Allah rızası ise o parayı fakir ve muhtaçlara dağıt.’ İşte ölçü bu. Maksat Allah rızası ise varlıklı Müslümanların yapması gerekenin ne olduğunu bu menkıbeden daha iyi hiçbir şey anlatamaz bize. Dünyanın neresinde olursa olsun bir Müslüman aç yatıyor yahut zulüm görüyorsa yahut fakirlikte eğitimini aksatıyor veya evlenip ev ve iş kuramıyorsa Müslümanların nafile hac ve umre yapması ne derece Allah rızasına uygun bir davranıştır? Müslümanlar bu edimlerini sorgulamalı değiller mi dersiniz?
Mademki amaç Allah rızasıdır ya da öyle söyleniyor, bütün eylemlerimizin buna göre tanzim edilmesi gerekmez mi size göre? Gece gündüz ibadet eden, sürekli oruç tutan bir ehli-i tarike Efendimizin böyle yapmadığını, bir gün oruç, bir gün iftar ettiğini, gecenin üçte ikisini uyku, birini ibadetle geçirdiğini söylediklerinde şeytani bir gururla -Efendimizi kast ederek -haşa ‘bir takva sahibi olmak gerekmez mi? ’ diyerek bu nefsani ibadetin kendisini peygambere bile tan edecek kadar egoya duçar ettiğini ifade etmiştir.
İşte Allah için yapılmayan her şey ibadet gibi görünse bile isyandır. Onun için gurur veren ibadettense, pişmanlık veren günah yeğdir. Biz de bu nafile hac ve umreleri bu sınıfa koyuyor, Müslümanları bu yanlış yoldan dönmeye, niyetlerini düzeltmeye, gayeye uygun davranışları seçmeye davet ediyoruz.
Allah Müslümandan nafile hac ve umre istemiyor ki. Belki nafile namaz bu devirde sırf Allah için yapılırsa ona yaklaştırıcı olur amma, Müslümanların bin bir derdinin bulunduğu bu zamanda Müslüman zenginlerin VİP nafile hac ve umrelerle Allah’ın rızasını kazanacağını zannetmeleri saf dillik olacaktır.
Bu Müslümanların dünyevileşmesinden, Allah ve Resulünün çizgisinden çıkmalarından başka bir şekilde açıklanamaz. Başını örtüp sevgilisiyle el ele tutuşan, haram sınırlarını aşan mesture kızın durumuna düşeriz bu davranışımızla. Bir de "hem namazımı kılarım hem diskoya giderim" diyen zavallın çağdaş Müslümanın hazin durumuna düşeriz olsa olsa.
Allah Müslümanlara akıl fikir ve hidayet versin. Evvela bize dersek çok egoist mi oluruz bilmem. Hani bir Allah dostuna rica etmişler; Efendim dua edin de Müslümanlar kurtulsun’ demişler. O da ‘ Müslümanları bana gösterin ben size onların kurtulduğunu haber vereyim diye mukabele etmişte.
Yine bir Allah dostunun sözüyle bitirelim ne dersiniz: Sahabe hakkında ’Siz onları görseydiniz deli zannederdiniz, onlar sizi görse bunlar Müslüman değil derlerdi.
Sahi biz Müslüman değil miyiz yoksa? Ne dersiniz?