Epeydir görüşmemiştik çocukluk arkadaşım Bahadır ile... Aynı lisede okumuş sonrada Ankara'da aynı üniversiteye gitmiştik. Ben iki sene sonra bırakmıştım üniversiteyi, o ise devam edip okumuş ve zor da olsa bir kaç sene gecikmeyle bitirmişti... Tesadüfen seneler sonra dernek toplantısında karşılaşmıştık...


- Ne haber Bahadır?

- Selam dostum iyiyim sen nasılsın?

- Ne olsun işte yuvarlanıp gidiyoruz.

- Emekli filan olmuşsundur.

- Oldum oldum kafa dinliyorum bu aralar. Sende nasıl ahval ve şerait?

- Oooo bakıyorum Osmanlıca gidiyorsun bu sıralar.

- Espri yaptık oğlum. Mizaha kaptırdık kendimizi epeydir.

- Ben ölüyorum birader.

- Nasıl yahu! Etme gitme kardeşim yaşın daha genç.

- Öyle işte beş on kere öldüm, hatta onu bile geçti. Kaç kere öldüğümün sayısını bile unuttum..


Şaşırmak hafif kalır yani kalbi mi durdu, sonra çalıştı, Komaya mı girdi nasıl bir hastalığı var? Dur bakalım anlarız birazdan...


- Nedir sıkıntı kalp mi, böbrekler mi yoksa, beyinde mi bir şeyler var?

- Yok oğlum yok, öyle bir şey değil.

- Ne o zaman benden saklama bak ben en iyi arkadaşın sayılırım senin.

- Bilader okul bitirip de iş bulamayınca, dizi film setine gittim bir ara, orada da figüranlara ihtiyaç varmış, baktım ışıkçılardan biri de eski mahalleden arkadaşım, gel abi bir seyret belki sana da ufak tefek bir rol düşer dedi, öyle işte... Vurdulu kırdılı mafya dizilerinde figüran oluyorum. Bir bölümde ölüyorum, başka bölümde başka diziye gidiyorum orada da ölüyorum, sonra tekrar aynı diziye gidiyorum, onda yaralanıyorum, bir daha ki sefere de tekrar ölüyorum, işte böyle durumlar.

- Hay Allah!

- Sen de başka bir şey zannettin değil mi?

- İyi mi bari parası filan?

- Bu işsizlikte idare ediyoruz, yaşatmıyor da süründürmüyor da...

- Bakarsın ileride baş rol filanda kaparsın bilader.

- Yok bilader o olmaz, o rolleri hep eğitimliler alıyor bize öyle rol vermezler. Bizim ki boğaz tokluğuna anlayacağın. Yemek de veriyorlar bazı bazı. Eeee bir de ünlüler ile teşriki mesaimiz var daha ne olsun...

- Ne diyeyim birader o zaman sana iyi ölmeler.

- Zaten geçici bu iş, ne de olsa üniversiteliyiz daha iyi iş bulursam ölmekten vaz geçerim zırt pırt, öl öl nereye kadar?

( Kaç Kere Öldüm Sayısını Unuttum başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 19.02.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu