Şoför var, şoför var şoförden şoföre fark var... O gün havaalanına gitmek için taksiye binmek durumundaydım. Biliyorum ki çok para, ama uçağı kaçırmadan yetişmem lazım İstanbul uçağına. Lamı cimi yok yani... Ne yazarsa yazsın... El ettim taksinin birisine, hemen durdu...

Baktım gayet temiz giyimli traşlı ve de kravatlı bir arkadaş. Ne güzel bu devirde böyle şoförlere rastlamak, diye geçirdim içimden ister istemez...

- Merhaba arkadaşım havaalanına gideceğiz.

- Tabi ağabeyciğim...

Arka koltuğa oturmuştum. Baktım koltukların bana bakan kısmı gazete ve kitap dolu...

- Uzun sürecek yolculuğumuz. Gazete ve kitapları görmüşsünüzdür. Alıp okuyabilirsiniz...

- Ne güzel, ne anlamlı

- İsterseniz müzikte açabilirim hafiften.

- Olur tabi neden olmasın.

- Bir tercihiniz var mı Mozart, Vivaldi, Rahmaninof gibi. Ya da arabesk, Türk Hafif müziği...

Şaşırmaya devam ediyorum. Klasik müzikten de anlayan bir taksici... Birisi söylese gözümle görmeden inanmazdım... Tekrar lafa girdi ben cevap vermeden.

- Ben Vivaldiyi çok severim.

- Olsun Vivaldi dinleyelim bakalım...

- Bu arada çay kahve ne alırsınız.

Adam taksici değil adeta seyyar bir kafe ya da işletme gibi...

- Çayın varsa bir çay alayım.

- Bunlar benim ikramım bir ücreti yok yani...

- Ne güzel, çok teşekkür ederim. Sen kültürlü bir insana benziyorsun, nasıl becerdin bu işleri başka mesleğin yok mu?

- Ben açık öğretim ön lisans mezunuyum aslında iş bulamadığımdan böyle, şimdilik taksicilik yapıyorum.

- Ama, yani çok şaşırdım resmen sen bu işi sanata dönüştürmüşsün.

- Estağfurullah. İnsana değer vermek ve işini sevmek diyelim, ağabeyciğim...

Kullanırken de bakıyorum kurallara son derece uyuyor. Hızlı gitmek diye bir şey yok... Bu arada Esenboğa Havaalanına da az kaldı yaklaşıyoruz.

- Eğer ki nakitiniz yoksa kredi kartı ile de ödeme kabul ediyoruz.

- Yok, var var. Kredi kartlarım var ama pek kullanmayı sevmiyorum mecbur kalmadıkça...

- Biz de çok oluyor bazı zaman sahte para verme olayı. O nedenle sahtesini gerçeğinden ayıran makinemizde var.

- Ne güzel. Aman dikkat et kardeşim. Sen bu memleket için bir değersin çakala çukala dikkat et.

- Etmez miyim ağabey. Ben geceleri taksiye çıkmam, öyle her el kaldırana da tipine bir bakarım öyle alırım arabama... Malum bir çok meslektaşımızın canına kıydı alçaklar vicdanlarını yitirmişler.

Baktım arkada iskambil kağıtlarından bir deste...

- Bu nedir iskambil kağıtları burada? Sen mi oynuyorsun zaman zaman?

- Yok ağabeyciğim, ben sevmem hiç oyunu, o da yolcular için. Tek bineneler bazen uzun süren yolculuklarda fal açmak isterse açıyor. İki kişi de bindiler mi yine uzun yolculuklarda sıkılmasınlar diye kağıt oynuyorlar.

- Senin okey takımında vardır belki.

- Yok ağabey o kadarda değil. O çok yer kaplıyor, onu koymadım...

Nihayet Esenboğa Havaalanına gelmiştik... Parasını cebimden çıkarım verdim.

- Bereket versin. Umarım memnun kalmışsınızdır.

- Seni tanıdığıma çok memnun oldum arkadaşım. Bereketini gör. Memnun kalmak ne kelime, harikasın.

Güzel bir insan. Şoförlüğü adeta sanata dönüştüren bir insanı tanımış olmak çok güzeldi...
( Şoförlüğü Sanata Dönüştüren Adam başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 24.03.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.